GENELKURMAY BAŞKANLIĞI RAPORU 1997

GENELKURMAY BAŞKANLIĞI RAPORU 1997

Siyasal İslam’ın Yayılması

Ülkemizdeki siyasal İslamın yayılımının analizi ve geleceğe yönelik projeksiyonunu gösteren bu çalışma, devletin resmi kurumlarından Devlet İstatistik Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı, Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğrenim Kurumu ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın istatistiki kaynaklarından yararlanılarak yapılmıştır.

1. Siyasal İslamın Yayılma Çalışmaları ve “Din” Evrensel Kimliği Adı Altında Sürdürülen Faaliyetler

İslam dünyasını şeriata dayalı tek blok haline getirme ve Batı’ya karşı birleşme çalışmalarına hız veren Şiiliğin temsilcisi İran için şeriata dayalı İslam birliğinin oluşmasında ana ve temel engel, Müslüman ancak laik olan Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet yapısıdır.

Türkiye’de İslamın siyasal yönden yayılımı Milli görüşçüler tarafından yapılmaktadır. Bu çalışmalarda Türkiye’nin dini yönden odak noktası olmasının en önemli sebebi, dünya Müslümanlarının “ateş nerede sönerse tekrar orada yanar, halifelik nerede sona erdiyse, orada tekrar başlar” yaklaşımıdır.

Siyasette dinin bir araç olarak kullanılmasından istifade etmek için ortaya çıkan ayrılıkçı akımlar da konuya diğer bir boyut getirmektedir. Türk ulusal kimliğini ve Türkiye Cumhuriyeti devletini tanımak istemeyen bu düşünce sahibi bölücü ve ayrılıkçı örgütler, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlüğüne karşı, nihai hedeflerinden önce birinci adım olarak, daha enternasyonel olan din kimliği altında ümmet toplumu oluşturma faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Milli görüşçülerin bu faaliyetlerinin iki ana başlık altında analiz ve etüt edilmeleri öngörülmüştür.

  • Geleceğin seçmen ve yöneticilerinin din eğitimi ile yetiştirilme ve yönlendirilmeleri
  • Gelir dağılımındaki dengesizliğin, irticai faaliyetlere etkisi.

2. Geleceğin Seçmen ve Yöneticilerinin Din Eğitimi ile Yetiştirilme ve Yönlendirilmeleri

A. Diyanet işleri Başkanlığı’na kayıtlı 5 011 Kur’an Kursuna, tabloda görülen değişik yaş gruplarından 1 685 278 kişi devam etmektedir.

Öğretim Kurumunun Adı Kurs Sayısı Yaş Grubu Eğitim Süresi Öğrenci Miktarı
Kayıtlı daimi Kur’an Kursları 5011 13-14 2-3 yıl 181 561
Yaz Kursları Bilinmiyor 06-12 Yaz tatilinde 1475337
Akşam kursları Bilinmiyor Yetişkin 1-2 yıl 28380
Toplam Kurum ve Öğrenci 5011 1 685 278

Diyanet İşleri Başkanlığı 1995 Yılı İstatistikleri

Tabloda görülen kursların incelenmesi:

  1. Daimi Kur’an Kursları:

13-14 yaş grubundaki çocuklara verilmektedir. Sadece bu kurstan 1995 yılında dini eğitimli 416 680 seçmen yetişirken, 2000 yılı için 859 135 seçmen, 2005 yılı için ise 1 438 612 seçmen yetişebileceği değerlendirilmektedir.

  1. Yaz Kur’an Kursları:

1995 yılı rakamlarına göre, yaz kurslarına 6-12 yaş grubundaki yaklaşık 1 475 337 çocuk devam etmektedir. Bu gruptan 2000 yılında 1 671 634 seçmen yetişirken, 2005 yılında 7 086 197 seçmen yetişebileceği değerlendirilmektedir.

  1. Akşam Kur’an Kursları:

Bu kurs, seçmen niteliğindeki yetişkinlere verilmektedir. Bu kurslarda yıllara göre eğitim gören kişi sayısının 1991 yılında 42 120 iken, 1995 yılında 203 654,. ve 2000 yılında 400 642; 2005 yılında ise 744 692 kişi olabileceği değerlendirilmektedir.

Bu rakamlara kayıtsız Kur’an kurslarında eğitim alan kişiler dahil değildir.

B. Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğrenimi Genel Müdürlüğü’ne Bağlı İmam Hatip Ortaokulu ve Liseleri

Öğretim Kurumunun Adı Okul Sayısı Öğrenci Sayısı Orta Öğrenci Sayısı Lise Öğrenci Sayısı Toplam Öğretmen Sayısı
İHL 468 290 098 185 110 475 208 16 774
Anadolu İHL 75 16 023 1 578 17 601 452
Toplam 561 306 121 186 688 492 809 17 226

Milli Eğitim Bakanlığı Araş. Pl. ve Koor. Krl. Başkanlığı ‘Milli Eğitim ile İlgili Bilgiler”. 1996

C. 1983-1995 Döneminde İmam Hatip Okulları, Mesleki ve Teknik Okullar ile Genel Ortaokulların Okul ve Öğrenci artış mukayesesi:

1983-1995 dönemi arasında 72 imam hatip ortaokulu açılışına tekabül eden yüzde 19.25’lik bir artış oranına karşılık, 154 722 sayısal, yüzde 105,15’lik oransal öğrenci artış oranı dikkat çekicidir. (Grafik var)

İmam Hatip Ortaokul Öğrenci Sayısının

Meslek Okulları Öğrenci Sayısının İçindeki Payı (Yüzde)

1983 – 1987 yılları arasında, imam hatip ortaokullarının öğrenci sayılarının toplam mesleki okullar içerisindeki oranının en yüksek olduğu, 1987 yılından itibaren düşmeye başladığı;

1989 – 1991 yılları arasında, imam hatip okulu öğrencilerinin bir kısmının meslek okullarına ve liselerine kaydırılarak bu oranların aşağıda tutulduğu;

1991’den sonra, oranların imam hatip okulları lehine hızla arttığı görülmektedir.

D. 1983 – 1995 Yılları Arasında İmam Hatip Liseleri ve Diğer Mesleki ve Teknik Liseler ve Öğrenci Artış Yüzdelerinin Mukayesesi

53 imam hatip lisesi açılışına tekabül eden yüzde 15.54’lük artış oranına karşılık. 98648 sayısal, yüzde 135,52’lik öğrenci artış oranı dikkat çekicidir.

İmam Hatip Liseleri Öğrenci Sayısının Mesleki ve Teknik Liseler Öğrenci Sayısının İçindeki Payı

1983 – 1987 yılları arasında imam hatip liselerinin öğrenci sayılarının toplam mesleki liseler içinde en yüksek orana eriştiği;

1987 – 1991 yılları arasında, imam hatip lisesi öğrencilerinin bir kısmının meslek okullarına kaydırıldığı ve oranın yüzde 20’lerden yüzde 16’lara çekildiği:

1992 yılından itibaren, oranın imam hatip liseleri lehine hızla yükselerek, yine yüzde 20’ye yakın bir değere ulaştığı öngörülmektedir.

Bu tablo hükümetlerin politikasına göre. yüzde değişimlerinin çok kolay ve belirgin olarak yapılabileceğini göstermektedir.

E. Meslek Liseleri ile Meslek Ortaokullarının öğrenci Sayısı Mukayesesi:

Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü “Türkiye İstatistik Yıllığı” 1995 yılı rakamlarına göre. ülkemizde 14 farklı branştaki meslek liselerinde 723 299 öğrenci eğitim görmektedir. Bu meslek liselerine kaynak olmak üzere erkek teknik, kız teknik, ticaret ve turizm, özel eğitim okulları konservatuvar olarak beş grupta toplam 54 209 öğrenci eğitilmektedir. Görüldüğü gibi 723 299 öğrenci kapasiteli meslek liseleri kaynağının ancak yüzde 7,49’u meslek

ortaokullarından, geri kalanı ise genel ortaokullardan karşılanmaktadır.
Aynı mukayese imam hatip okulları için yapıldığında, yine 1995 yılı rakamlarına göre İHL’inde 171 439 öğrenci eğitim görürken, bu okullara kaynak olarak İHO’larında 301 862 öğrenci eğitilmektedir. Oranın, diğer meslek liselerinde yüzde 7.49 iken, imam hatip okullarında yüzde 176 gibi bir değere ulaşması, İHO’larının meslek ortaokulu amacının dışında olduğunu açık olarak vurgulamaktadır.

F. Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısı:

Yıl İmam Hatip Lisesi Diğer Meslek ve Teknik Liseler Genel Liseler
1983 72791 / 10188=7,14 285364/29165=9,8 519721/47385=10,96
1995 171439/ 16929=10,12 723299/51964=13,9 1155 827/68839=16.79

 Eğitimde esas kalitenin göstergesi olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısı oranı göz önüne alındığında, imam hatip liselerinde, bir öğretmene düşen öğrenci sayısının 10 olması, diğerleri ile mukayese edildiğinde imam hatip liseleri ve imam hatip anadolu liselerinde eğitimin diğer liselerden iyi olduğunu göstermektedir.

İmam hatip ortaokul ve lise öğrencilerinin istatistiki olarak yıllara ve yaş durumlarına göre gruplandırıldığında. imam hatip liselerinden 1995 yılında dini eğitimli 341 523 yeni seçmenin, 2000 yılında 702 751 ve 2005 yılında 1 215 190 seçmenin yetişebileceği değerlendirilmektedir.

Ancak, genel liselerde okuyan ve Diyanet İşleri Başkanlığı ve vakıf yurtlarında kalan aynı düşünce ve idealleri paylaşan fakir aile çocukları bu rakamlara dahil değildir.

Tüm dini eğitim veren okul ve kurslar nazarı itibara alındığında, yıllara göre din eğitimi alan seçmen sayısının, 2000 yılında toplam olarak 2 475 316 kişiye. 2005 yılında 6 506 479 kişiye ulaşacağı ve oy oranını önemli ölçüde etkileyeceği değerlendirilmektedir.

G. Dini Yükseköğretim Kurumları:

YÖK 1996 Rakamlarına Göre

Öğretim Kurumu Fakülte Öğrenci Öğretim Üyesi
İlahiyat Fakültesi 24 11614 823

Üniversitelerin Fakülte, Yüksekokul ve Enstitüleri, Akademik İdari Kadroları, 23 Mart 1996. Türkiye’de mevcut 24 ilahiyat fakültesindeki 11614 öğrenci 823 öğretim görevlisi tarafından eğitilmekte olup. hepsi de seçmen statüsündedir.

 H. Yurtdışı Lüksek Öğretim İmkanları:

Statü Lisans Fen Lisans Sosyal Master Fen Master Sosyal Doktora Fen Doktora Sosyal Toplam
Özel 9 665 11 879 2 015 3 024 981 733 28 297
Resmi 110 514 216 200 72 1 112
Toplam 9 775 11 879 2 529 3 240 1181 805 29 409

Lisans, master, doktora eğitimi için özel kaynaklardan 28 297, resmi kaynaklardan 1 112 kişi olmak üzere toplam 29 409 kişi yurtdışında eğitim görmektedir. Bu rakamlara Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nde okuyan yaklaşık 3000 öğrenci ile diğer ülkelerdeki dini eğitim veren okullarda okuyan öğrenciler de dahildir.

Yapılan incelemede, özel burslar vasıtasıyla yurtdışında yüksek lisans eğitimi görenlerin yüzde 90’ının, resmi bursla eğitim görenlerin ise yüzde 50’den fazlasının tarikat yanlısı oldukları öğrenilmiştir.

I. Bazı Tarikat ve Diğer Cemaatlerin Yurtdışında Açtıkları Okul ve Camilerin Eğitim Faaliyetleri:

Öğretim Kurumu Okul Sayısı Öğrenci Sayısı
Yurtdışında açılan özel okullar 190-200 Bilinmiyor

 Yurtdışında açılan okul sayısının 190 – 200 civarında olduğu belirtilmesine rağmen, öğrenci sayısı bilinmemektedir.

Bazı tarikat ve cemaatler tarafından açılan bu okulların MEB’lığı tarafından denetlenemediği gibi. amacının Türkiye’de kurulacak din esaslarına dayalı devlet yönetimine ilk desteği sağlayacak Türk ve İslami yönetim sempatizanı insanlar yetiştirmek olduğu değerlendirilmektedir.

İ. İhtiyaç Fazlası İmam Hatip Okullarının ve İlahiyat Fakültelerinin İncelenmesi:

Sistemdeki Mevcut Personel ve Ayrılanlar:

  Mevcut Din Görevlisi Ayrılan Personel Miktarı (Emekli, istifa, ölüm, vb.)
Diyanet İşleri Başkanlığı 75 043 1 852 (%2,5)
İmam hatip okulu öğretmeni 16 929 418(%2,5)
İlahiyat Fk. Öğretim Grv. 734 18(%2,5)
Toplam 92 706 2 288

Diyanet İşleri Başkanlığı 1995 Yılı İstatistikleri

Sistemde mevcut 92 706 personelden yıllık 2 288’i emekli, istifa, ölüm vb. sebeplerden ayrılmaktadır.

  1. 1995 Yılı İmam Hatip Okulları ve
    İlahiyat Fakültelerinin Toplam Öğrenci Sayısı ve Yıllık Mezun Miktarı:
  Öğrenci Sayısı Mezun Olan Öğrenci
İmam Hatip Lisesi 171439 52 254
İlahiyat Fakültesi 9 728 1 299
Toplam 181 167 53 553

DİE. Türkiye İstatistik Yıllığı ve YÖK İstatistiği (EK.-M)

1995 yılı itibariyle toplam 53 553 kişi mezun olmasına mukabil yıllık personel ihtiyacı 2 288 kişidir. İhtiyaç fazlası 51 345 kişidir. İslami değer yargıları çok yüksek olan bu kitlenin içindeki imam hatip lise çıkışlılar, özellikle hukuk ve siyasal bilgiler fakülteleri ile polis akademilerine yöneltilmektedirler. Siyasal bilgiler fakültesinin kamu yönetimi (kaymakam-vali) bölümüne giren öğrencilerin yüzde 50′ den fazlasını imam hatip lisesi mezunları oluşturmaktadır.

(*) Sağlık, Eğitim ve Güvenlik Alanlarındaki Personel Arzı ve İhtiyacı Projeksiyonu: (1000 kişi)

  1995 Arz 1995 İhtiyaç 2000 w 2000 İhtiyaç
Hekim 67,2 78,3 83,5 100,0
Diş hekimi 13,8 16,3 16,8 22,3
Eczacı 18.1 17,8 21,0 22.0
Hemşire 69,0 140,4 104,0 176,6
ilköğretim öğretmeni 318,8 372,4 357,8 417,9
Ortaöğretim öğretmeni 135,8 111,1 159,8 156,7
Yükseköğretim öğretim elemanı 49,6 49,2 72,6 75,4
Polis 127,1 140,4 182,6 200,0

(**) Din görevlisi ve
Din Meslek Öğretmeni 53,5 2,2

Teknik Personel, Arzı ve İhtiyacı Projeksiyonu (1000 kişi)

  1995 Arz 1995 İhtiyaç 2000 Arz 2000 İhtiyaç
Mimar 25,0 19,4 29,5 25,9
İnşaat Mühendisi 38,9 30,0 43,6 37,1
Makine Mühendisi 37,3 35,5 45,7 45,9
Endüstri Mühendisi 8,7 8,2 11,9 12,4
Elektrik-Elektronik Mühendisi 25,7 22,2 32,2 30,9
Bilgisayar Mühendisi 4,1 5,1 5,9 7,3
Kimya Mühendisi 17,3 14,1 18,8 17,8
Maden ve Petrol Mühendisi 6,8 5,6 8,9 7,4
Meteoroloji Mühendisi 3,5 2,2 4,4 2,9
Jeoloji ve Jeofizik Mühendisi 9,7 7,5 12,8 10,0
Jeodezi Mühendisi 5,4 4,6 6,6 6,2
Çevre Mühendisi 2,1 3,2 3,9 5,5
Diğer Mühendisler 11,4 10,6 13,5 15,2
Ziraat ve Onarım Mühendisi 46,3 29,5 64,4 39,3
Veteriner 9,5 9,0 12,2 12,0

(*) Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000) s. 32

(**) Diyanet İşleri Başkanlığı 1996 yılı istatistiklerinden yararlanılmıştır.

Devlet Planlama Teşkilatı’nın Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın 32. sayfasında yer alan yukarıdaki tablolar incelendiğinde, ülkenin 1995 ve 2000 yıllarındaki sağlık, eğitim ve güvenlik alanında, hekim, dişhekimi, hemşire, ilköğretim öğretmeni, yükseköğretim öğretim elemanı ve polis, teknik personel alanında ise, bilgisayar mühendisi, çevre mühendisi ve diğer mühendislik kadro açığı bulunduğu görülmektedir.

Tabloya din görevlisi ve din meslek öğretmeni satırı da ilave edildiğinde, diğer meslek gruplarındaki açığa rağmen, din görevlilerindeki arzın 53 553, ihtiyacın ise 2 288 olması, dini eğitimli insan yetiştirme konusundaki planlı faaliyetlerin açık göstergesidir.

J. Yıllara Göre Din Eğitimi Alan Seçmen Sayısındaki Gelişmenin, Milletvekili Genel Seçimlerini Etkilemesi:

Mevcut milletvekili seçim yasasında bir değişiklik yapılmadığı takdirde toplam oyların yüzde 28’ini aşan bir partinin. 276 milletvekili çıkararak, tek başına iktidara gelebileceği değerlendirilmektedir.

Mevcut durumun ve anlayışın devam etmesi halinde 2000 yılı milletvekili gene! seçimlerinde milli görüşçü partilerin din eğitimli seçmenin etkisi ile toplam oyların yüzde 34’ü ile tek başına iktidara gelerek, ülkede dine dayalı devlet düzenini kurabilecek her türlü değişikliği yapabilecekleri;

2005 yılı milletvekili genel seçimlerinde ise, yaklaşık 6 506 479 ilave din eğitimli seçmenin etkisi ile toplam oyların yüzde 66,94’ünü alarak, her konuda mutlak çoğunluğu elde edebilecekleri değerlendirilmektedir.

K. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Yapısı:

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mevcut yapısı incelendiğinde, yöneticilerden bazılarının muhtelif tarikat ve cemaatlere yakınlıkları, bir kısmının ilmi yetersizliği ve şeriat yanlısı görüşe sahip olmaları nedeniyle, laik düzeni koruyucu çalışmalarda bulunabilmelerinin mümkün olmayacağı değerlendirilmektedir.

3. Gelir Dağılımındaki Dengesizliğin İrticai Faaliyetlere Etkisi

A. İnceleme:

  • Gelir dağılımındaki adaletsizliğin kısa vadede giderilemeyeceği;
  • İrticai gruplara yurtdışından ve içeriden sağlanan maddi desteğin devam edeceği;
  • İlk bölümde özetlenen eğitim sisteminin de sürdürülebileceği nazarı itibare alınarak;
  • Gelir dağılımındaki aşırı dengesizlik;
  • İşsizlik;
  • Türk milletinin dinine, örf ve adetlerine bağlılığı;
  • Eğitim sisteminin yetersizliği;
  • Bazı komşu ülkelerin rejim ihraç faaliyetleri;
  • İrticacı siyasi örgüt, tarikat, vakıf ve derneklerin parasal kaynakları;
  • Yazılı ve görsel basın ve yayın;
  • Anayasal ve yasal mevzuattaki boşlukların, irticayı hedef alan siyasi gruplarca istismar edilerek, kullanılmaya devam edeceği göz önünde bulundurulmuştur.

B. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1994 Yılı Milli Gelirin Kişisel Dağılımı:

  1963 1968 1973 1973 1974 1978 1979 1986 1987 1994
Birinci%20 (En Fakir) 4,5 3,0 3,5 3,5 6,3 3,9 5,2 4,9
İkinci %20 (Fakir) 8,5 7,0 8,0 11.1 12,0 8.4 9,6 8,6
Üçüncü %20 (Orta Direk) 11,5 10,0 12,5 14,4 13,0 12.6 14,1 12,6
Dördüncü %20 (Zengin) 18,5 20.0 19,5 18,7 21,0 19,2 21,2 19,0
Beşinci %20 (En Zengin) 57,0 60,0 56,5 52.2 47,0 55,9 49,9 54,9

1963- Çavuşoğlu & Hamurdan (1996); 1968: Bulutay, Timur & Ersel (1971); 1973- DPT (1976); 1973-74 DİE (1979); 1978-79 DİE (1982); 1986 Esmer, Fişek, Kalaycıoğlu (1986); 1987-DİE (1990)

C. 1996 Yılı Fert Başına Milli Gelir Dağılımı:

1996 yılı gayrı safı milli hasılası, 1994 yılı kişisel gelir dağılımı oranlarına adapte edildiğinde. 1996 yılı fert başına milli gelir dağılımı elde edilmektedir.

Hane Halkı Yüzdeleri GSMH’daki Pay (Yüzde) GSMH’daki Pay (Cari TL.) GSMH’daki Pay (Cari $)
Birinci %20 4,9 57993168,3 714,8
İkinci %20 8,6 101783928,0 1254,5
Üçüncü %20 12,6 149125289,9 1837,9
Dördüncü %20 19,0 224871468,8 2771,5
Beşinci %20 54,9 649760191,5 8008,2
Genel fert başına 100,0 236706809,3 2917,4

DİE’nün 1994 yılı gelir dağılımı araştırmasındaki paylar kullanılmıştır. Yıllık ortalama döviz kurları 1996 yılı için 81137,15 TL/$, 1996 yılı gayrı safı milli hasıla 186,4 milyar dolar. Türkiye nüfusu 63 898 000 kişi alınmıştır.

D. Gelir Dağılımındaki Aşırı Dengesizlik:

1. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE-1995) gelir dağılımını, ülke nüfusunu yüzde 20 gruplara ayırarak, beş dilim halinde incelemiştir.

Birinci yüzde 20’lik dilim; nüfusun. 63 898 000 / 5 = 12 779 600 kişi, milli gelirin yüzde 4,9’unu almaktadır. Bu miktar, bir insanın yaşamını idame ettiremeyeceği, yoksulluk sınırının altında bir rakamdır.

İkinci yüzde 20’lik dilim: nüfusun bu dilimi, milli gelirin 8,6’sını almaktadır. Bu miktar, kişinin yaşamını zorla idame ettirebileceği yoksulluk sınırı civarında bir rakamdır.

Üçüncü yüzde 20’lik dilim; nüfusun bu dilimi milli gelirin yüzde 12.6’sını almaktadır. Bu miktar, kişinin normal şartlarda yaşamını idame ettirebileceği bir rakamdır.

Dördüncü yüzde 20’lik dilim: Nüfusun bu dilimi milli gelirden yüzde 19,0 pay almaktadır. Bu miktar, kişinin refah seviyesinin biraz daha yüksek olduğu kesimdir.

Beşinci ve son yüzde 20’lik dilim ise, milli gelirin yüzde 54,9’unu almaktadır. Milli gelirin yarısını alan bu dilimdeki kişiler, birinci dilimdekilerden 11,2 kat, ikinci dilimdekilerden 6,3 kat, üçüncü dilimdekilerden 4.3 kat, dördüncü dilimdekilerden 2,8 kat fazla pay almaktadır. Hatta bu dilimin yüzde 10’luk bölümü ise, çok zengin bir katmanı oluşturmaktadır.

Dördüncü dilimi orta direk olarak kabul edebiliriz. Çünkü bu grup. milli gelirden nüfusa göre eşit miktarda pay alabilmektedir. Görüleceği üzere Türkiye’de ortadireği var kabul edebilmek mümkün görülmemektedir. Aslında bu kesimin nüfusun en az yüzde 50’sini kapsaması halinde gelir dağılımında bu denge sağlanmış olacaktır. Bu bakımdan, birinci ve ikinci dilimlerdeki yüzde 40’lık grup yoksulluk sınırında bulunmaktadır. Türkiye’de bu gruplar 25,5 milyon kişiyi kapsamaktadır.

Görüldüğü gibi, Türkiye’de fakir yüzde 40’lık nüfusun milli gelirden aldığı pay yüzde 13,5’tur. Bu oran, Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 15,7 ile yüzde 21,2 arasında değişmektedir. Yoksulluk sınırında bulunan bu gruba dahil insanlarda aşağıda belirlenen davranışlar oluşacaktır. Bunlar;

  • Yaşama savaşı veren bu grup insan her türlü gayrı ahlaki faaliyetlere sapabilir:
  • Temel ihtiyaçlara yönelik hırsızlıklar yaygınlaşır;
  • İnsanlara para için her şeyi yapmanın mübah olarak kabul edile
    bileceği fikri hakim olur;
  • Toplumda yıkıcı ve bölücü istismara çok açık bir kitle teşekkül
    eder. Bir düşünürün dediği gibi, “Aç insan inançlarını yer”. Bu
    durumda olumlu inançlar yok olur.
  • Aile bağları zayıflar, her an aileler dağılma tehlikesi ile karşı
    karşıya gelir;
  • Terör, kaçakçılık ve her türlü gayrı kanuni olaylara katılım artar;
  • İnsanlar arasında güven ve itimat duyguları azalır, sevgi ve saygı
    kaybolur;
  • Cahil olan bu halk kitlesinde, işsiz olmanın verdiği eziklikte tek yardımın Allah’tan geleceği ümit ve beklentisi hakim olur.

2. Yukarıda sıralanan şartların hakim olduğu bir toplumda, her türlü istismarın yapılabileceği ve bilhassa din faktörünün kolaylıkla işlenebileceği bir ortam hazırlanmış olur. Nitekim dini politikaya alet eden siyasi grup ve gerici örgütlerin bu konuyu, parasal desteği öne alarak çok iyi istismar ettiği, gerek 1994 mahalli idareler seçimleri ve gerekse 1995 yılında yapılan milletvekili seçimleri sonuçlarında açıkça görülmektedir.

E. İşsizlik

Halen Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre, ülkemizde genel işsizlik oranı yüzde 5,8 olarak açıklanmıştır. Bu oran kentlerde yüzde 9.3 kırsal kesimde yüzde 2.9 düzeyindedir. Kentsel kesimlerde 15-14 yaş grubundaki lise ve daha yüksek eğitimli gençler arasında işsizlik oranı 30,3’tür.

İşsizlik, aileleri, dolayısıyla toplumu manevi olarak çöküntüye sürükler. Bu insanlar geçmişten gelen inançlarının da etkisi altında kalarak dine daha fazla sarılacak, Allah’tan medet umar hale gelecektir. Diğer taraftan, fala ve hurafelere inanan ve her türlü istismara açık bir toplumun oluşumunu da beraberinde getirmektedir.

Bu duruma gelen bir toplum, dini siyasete alet eden bir siyasi parti için kolayca istismar edilebilmektedir. Bir örnek olarak, tarikatlar, genç kızları inançlarına uygun giysilerle “türban” veya “kara çarşafla”, haftalığı 150 dolar karşılığı ara caddelerde ve tren garları ile otobüs terminallerinde dolaştırarak propaganda yapmaktadırlar.

F. Eğitim Sisteminin Etkileri:

1990 nüfus sayımına göre. Türkiye’de altı ve daha yukarı yaş grubunda okuma yazma bilmeyenler, nüfusun yüzde 19,6’sını teşkil etmektedir.

Bu oran erkeklerde yüzde 11,2 (okuryazar yüzde 88,8), kadınlarda yüzde 28 (okuryazar yüzde 72)’dir. Okuryazar erkek nüfusunun (yüzde 88.8). yüzde 73,6’sı ilkokul mezunu veya herhangi bir eğitim kurumunu bitirememiştir. Kadınlarda bu oran yüzde 81.6’dır.

Bu tablo değerlendirildiğinde, nüfusun yüzde 85’i (19.6+65.4=85) 8 yıl olarak kabul edilen temel eğitimi görmemiştir. Bu grubun tamamına yakın kısmı, milli gelirden en az pay alan birinci ve ikinci dilim içindedir.

Nüfusun yüzde 85’ini teşkil eden bu eğitimsiz gruba yaklaşmak ve onları kandırmak çok kolay olmaktadır. Bu grup insanları kandırmak için kullanılacak en etkili yöntem de halkın dini duygularının istismar edilmesidir.

G. Rejim İhraç Gayretleri

İran, Libya. Cezayir. Mısır gibi ülkelerdeki aşın dinci örgütler, hedef kitle olarak gelir seviyesi çok düşük kesimleri seçerek, bu kesimlere yurtiçindeki irticai örgütler vasıtasıyla maddi yardım yapmaktadırlar. Bu maddi yardımlar, fakir kesimin irticai siyasi görüşlere yöneltilmesinde önemli bir etken olmaktadır.

G. İrticacı Siyasi Örgüt, Tarikat, Vakıf ve Derneklerin Finans Kaynakları

Örgütler, halkın dini duygularını, örf ve adetlerini, geleneklerini istismar ederek, aidat, yardım ve hibe gibi usullerle trilyonlarca lira toplamakta ve sağladıkları menkul ve gayrimenkullerle büyük maddi imkanlara ulaşmaktadırlar.

Bu yardım ve hibeleri yapanların arasında milli gelirden en üst seviyede, yüzde 49.94’lük pay alan yüzde 20’lik dilimdeki kişiler de yoğun olarak yer almaktadır. Bu durum, ticaret, siyaset ve tarikat üçgeninin ülkemizde etkin olarak işlendiğini göstermektedir.

  1. Bu örgütlerin yurtiçi kaynakları:
    1. İş takip büroları vasıtasıyla, teberru, bağış, hediye vb. adlar al
      tında toplanan yardımlar:
    2. Çeşitli adlarla kurdukları dernekler vasıtasıyla elde edilen gelir
      ler;
    3. Kendi aralarındaki dayanışma sayesinde kurdukları şirketler.
      fabrikalar, holdingler ve bankalardan sağlanan gelirler:
    4. Hacı adaylarının hac organizasyonu ve kurban derilerinden sağ
      lanan gelirler.
  2. Yurtdışı kaynaklan:
    1. Türkiye’de İslamî devrim yapılmasını arzulayan ve bu yolda çalışan bazı İslam ülkeleri ve irticai örgütlerin yardımları;
    2. Bu çevrelerin yurtdışında kurdukları örgüt, vakıf, dernek ve şir­ketler vasıtasıyla toplanan gelirler;
    3. Türkiye’nin bölünmesi ve yıkılması ile kendisine menfaat sağlayan ülkelerden temin edilen parasal gelirler:
    4. İrticai örgütlerin yürüttükleri silah ve uyuşturucu kaçakçılığından elde ettikleri gelirler:
    5. Kara para aklamak suretiyle elde edilen gelirler.
  3. Belediyelerin sağladığı destekler;

Bazı belediyelerin yoksul kesime yaptıkları kasıtlı yardımlar, bu kesimi büyük ölçüde etkilemektedir.

4. Sonuç:

1946 yılından itibaren çokpartili demokrasiye geçiş ile birlikte din yeniden siyasete alet edilmeye başlamış ve bugünün çağdaş Türkiye’sinde ihmal edilmeyecek bir konuma gelmiştir.

İrticai kesim, gayesine ulaşabilmek için birçok alanda planlı ve sistemli faaliyet içindedir. Bu araştırmada irticai kesimin etkili olduğu sadece iki alan incelenmiştir. Diğer alanlardaki faaliyetler de tetkik edildiğinde, tehlikenin ne kadar büyük olduğu daha net görülebilecektir.

50 yıllık bir süreç içerisinde planlı olarak ideoloji haline getirilmeye çalışılan dini esaslara dayalı devlet anlayışının ancak kısa ve uzun vadeli çözüm tarzları içeren devlet politikaları ile önlenebileceği kaçınılmazdır.

 

Kaynak: İrticaya Karşı Genelkurmay Belgeleri, Kaynak y. Kasım 1997. yay. hz: Hikmet Çiçek. sf.72-92

Leave a Reply