11 Şubat 2015 – Ali Ulutaş – Dostlara Yeniden Merhaba
Geçen hafta T.C. Baskonsolosluklarınca önümüzdeki milletvekili seçimi için YSK dan gelen bildiri gazetelere gönderilerek aynen yayınlatıldı, duyuruldu. Bir defada toplum iyi algılayamaz bir de köşemde ben duyurayım dedim. Galibe mümkün olmadı. Şimdi özet halinde tekrar görülen yanlışlıklarıda açıklayarak yazayım dedim.
Resmi açıklamalara göre vatandaşların oylarını kullanabilmeleri için önce konsolosluklara ve Büyük Elçiliğe gidilerek ya da posta veya e-posta ile
adres beyanında mutlaka bulunulması lazım. İkinci etapta da bilgisayar kullanılarak ya da bilenlere sorarak isimlerinin Yırtdışı seçmen kütüklerine kayıtları yapılmışmıdır. Bunun kontrol edilmesi üçüncü olarak da geçen seçimde görülmüştü. Bazı vatandaşların kayıtları yaşamakta oldukları, şehirde başka şehirlerde, hatta başka ülkelere yapıldığı görüldü. Vakit varken herkesin yurtdışı seçmen kütüklerini kontrol ettirerek bu şekilde yanlış kayıt edilmeler varsa düzelttirmeleri gerekli ve zorunludur. İyi niyetle diyeyim ki, bu YSK da işin yoğunluğu ve çokluğu nedeniyle böyle yanlışlıkların yapıldığı ve yapılabilirliğidir. Müracaatları dikkate alırlarsa, bu konuda gerekirse siyasi partilerden yardım talep ederlerse herşey zamanında düzelir, düzeltilir. Ancak yardım istemez ve bünyesinde çalıştırdıkları yeterli olmayan sayıdaki elemanlarıyla yanlışları düzelteceklerine inanmıyorum. Bunu ilerde göreceğiz. Bunun için vatandaş en acil şekilde kayıtlarını yaptırmalı ve doğruluğunu da kontrol etmeli, ettirmelidirler diyorum.
Şimdi geçen seçimde görülen yanlışları açıklayayım. O zaman randevu ile oy kullanma sistemi vardı. Görülen mahzurlarından dolayı randevu sistemi kaldırıldı. Bunun mahzurlu olduğunu çok soruna neden olacağını bir ozaman da açıklamıştık. Doğruluğumuz yeni anlaşıldı. Kütüklerdeki yanlış yazılımlar düzeltildi mi? Bu konuda henüz bir açıklama yok. Ve biz hala bu endişemizi taşımaktayız. Vatandaş kayıtlarının doğru yapıldığına dair düzeltilmedi ise sorumlusu kim? YSK mı yoksa hükümetler mi? Bunu da ilerde göreceğiz. En büyük endişe ve eleştirimiz de oyların yerinde sayılmaması, saydırılmaması olayıdır. Bunu da gece yarıları alel acele çıkarılan torba yasasının gereği olduğu anlaşıldı.
Bu yasanın Anayasa Mahkemesine götürülerek iptal ettirilmesi gerekir. Bu da siyasi partilerin, özellikle de muhalefet partilerinin görevleri olsa gerekir. Bizler her kesim destek verdikleri, seçimleri kazanmasını arzu ettikleri siyasi partinin, partilerin kaçar oy aldıklarını bilmek istemeleri en doğal haklarıdır. İlgili kocaman bir Bakan sayım esnasında şu kadar ilde aynı anda neden elektrikler kesildi? sorusuna “trafolara kediler girdi” diyerek toplumla alay ediyorsa, toplum da oyların Türkiye’ye taşınarak orada sayılmasına güveni olmaz. Verdiği oyların güvenliği için her türlü çareye baş vurur.
İş geldi seçimi kim kazanır sorusuna dayandı. Geçen seçimde, seçimlerde görülmüştü. AKP iktidarları devlet olanaklarını kullanarak, kimi yerlerde sahte oy kullandırarak, kimi yerlerde rüşvete benzer hediye paketlerini dağıtarak seçimleri kazandıkları hala iddia edilmektedir. Şeffaf seçim yapılmadığı iddia edilmektedir. Ne olursa olsun, görülen tüm darbelere, tahribatlara rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laik, demokratik yapısını tamamen ortadan kaldırılıp, denemelerine rağmen teokratik, şeriatçı, gerici bir yapının egemen hale getirileceğine inanmıyorum. Buna iç kamuoyunun tepkisi ile birlikte dünya devletlerinin izin vermeyeceklerini de biliyorum. Bulunduğu bölgenin güvenliğini tehdit edecek bir yapıyı denerlerse ertesi gün petrol bulamıyacaklarını, krediler alamıyacaklarını bu yüzden uçakların uçurulmıyacağını, trenlerin, arabaların hareket edemiyeceğini, ekonomik bunalımın hat safhaya ulaşacağını tahmin etmek çok da zor olmasa gerek.
Çağımız insanlığın üçüncü büyük devrimi olan bilişim çağıdır. Bu çağın gerisinde kalan toplumlar tarihten silinmek durumundadırlar. Bu çağın güzel uygarlığının gücü toplumları geriye değil, ileriye taşır. Bu yüzden korkmuyorum. Çağın hedeflediği uygar, laik, demokratik toplum düzeninin kuruluşu geldiğimiz ülkemiz ola Türkiye’de biraz aksatılıp geciktirile bilinir. Ancak o uygarlık yolunu tümüyle kapatmaya kimsenin, kimselerin gücü yetmez, uygarlık böylelerini ezer geçer ve yoluna devam eder. Hayatın gerçeği de budur. Kimse ham hayal peşinde koşmasın.
Saygılarımla
Ali Ulutaş
11 Şubat 2015
Comments are Closed