Category: Basında Biz

 

2013 HAZİRAN 16 – BİNLERCE TÜRK SYDNEY’DE YERİ GÖĞÜ İNLETTİ!!!

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

BİNLERCE TÜRK SYDNEY’DE YERİ GÖĞÜ İNLETTİ!!!

Avustralya Türki Birliği (Australian Turkic Alliance ATA www.australianturkicalliance.org.au) tarafından organize edilen, NSW Parlamentosunu Protesto Yürüyüşü binlerce Türk asıllı Avustralyalı vatandaşların yeri göğü inleten sloganları ile geçtiğimiz Pazar günü, Sydney şehir merkezini adeta kuvvetli bir deprem gibi sarstı.

Anadolu Türklerinin, Kıbrıslı Türklerin, Iraklı Türkmenlerin ve Azeri Türklerinin çoğunluğu oluşturduğu 3000’den fazla Türk toplumunun arasında, Bosnalı Türk Müslüman kardeşlerimizde vardı. Başlarımızın üstü Türkiye, Kıbrıs, Azerbaycan ve diğer Türki bayrakları yanı sıra Avustralya bayrakları ile de dolu idi.

Toplumun çocuk, yaşlı, delikanlı, genç kız, büyük, küçük demeden medeni bir şekilde, hiçbir olumsuz olay olmadan ve taşkınlığın yaşanmadığı, müsaade edilen iki buçuk saat içerisinde biz Türklere yakışır bir şekilde gerçekleştirildi. NSW Parlamentosu önünde tüm Türkler tavrımızı koyduk ve gerekli mesajları her iki dilde hem İngilizce ve hem de Türkçe verdik.

Protesto yürüyüşü saat sabah 11’de Martin Place Sydney deki ANZAC anıtına kırmız ve beyaz güller ve çiçeklerle dolu çelenk koyan ATA organizasyon komitesi tarafından başlatıldı. ANZAC ve Mehmetçikler için bir dakika saygı duruşunda bulunuldu. Yaklaşık elli kadar organizatör ve güvenlik görevlileri, Sydney Merkez Bankası önünde toplumu bir araya getirip davul çalıp, tempo tuttu.

ATA’nın hazırladığı imza toplama kampanyasına vatandaşlar büyük ilgi gösterdiler. ATA yöneticilerinin açıklamasından anlaşıldığı üzere, amaç 10,000 imza toplayıp, NSW Parlamentosunu bu aldıkları haksız, hukuksuz ve asılsız kararı sorgulama ve kararı geri çekmelerine zorlamak için olduğu öğrenildi. ATA’nın topluma çağırısı, hala imza vermemiş vatandaşlar varsa www.australianturkicalliance.org.au İnternet sitesinden temin edip doldurmaları ve PO Box 200 Auburn NSW 1835 adresine postalamalarıdır.

ATA imza kampanyasının NSW de ikamet eden tüm Avustralya vatandaşlarının katılabileceği, sadece biz Türkleri değil, protesto konusunu tüm Avustralyalıları ilgilendirdiği önemle vurgulandı. NSW parlamentosunun aldığı bu sorumsuzca karar, Avustralya çok kültürlülük kanun ve kurallarına aykırı, ırkçılık güden bir girişimdir.

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi Başkan Yardımcısı Ömer Can Şirikçi topluma yaptığı konuşmasında Avustralya Türk toplumunun düşünce ve duygularını şöyle dile getirdi; “Söz konusu önergeleri sunanlar Avustralya Türk toplumunun üyelerine danışmaya, fikirlerini dinlemeye ya da yüzeysel bir araştırma yapmaya bile gerek duymamışlardır. Önerge sunulmadan önce Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcileriyle de herhangi bir temasta bulunulmamıştır. Söz konusu önergenin Yasma Meclisi’ne sunulacağı, muhalefetteki İşçi Partisi’ne üç saat öncesinde haber verilmiştir. Önerge Liberal Parti ve İşçi Partisi’nin tam desteğiyle geçmiştir. Avustralya Türk toplumunun üyeleri olarak, NSW Eyalet Parlamentosu’nun bu şekilde yanlış amaçlarla kullanılmasını esefle kınıyoruz. Eyalet Parlamentosu, 100 yıl önce olmuş ihtilaflı tarihsel konular hakkında karar verecek bir merci değildir. Soykırım suçlaması bir ulusa yöneltilebilecek en ciddi suçtur ve uluslararası hukukta açıkça tanımlanmıştır. Uluslararası yetkili bir mahkemenin kararı olmadan, bu konu hakkında kararlar almak parlamentoların görevi değildir. Bu itibarla, bir başka ulus hakkında bir eyalet parlamentosunda bu şekilde bir karar almak yargılama usul hakkının üzücü bir ihlalini oluşturmaktadır. NSW Parlamentosu ne bir mahkeme ne de akademik bir kurumdur. Bu önerge, NSW halkının politikacılara verdiği yetki ve sorumlulukların ciddi bir istismarını oluşturmaktadır.”

Australian Turkish Mutual Alliance (ATMA) üyesi genç bayan Melda Kocataşkın, yaptığı İngilizce konuşmasında Avustralya’da ANZAC sevgisinin ne denli yüksek olduğunu vurguladı. ANZAC-Türk dostluğunun ne denli her iki ülke içinde önemli olduğunu dile getirdi. Atatürk’ün ANZAClar için söylediği meşhur sözlerini ve her iki ülke arasındaki bağı kuran kavram olduğunu ifade etti.

ATMA başkanı Avukat Ecevit Demir konuşmasında NSW Parlamentosunun aldığı kararın, Ermeni, Yunan ve Asuri diasporaları tarafından destek gören politikacılar tarafından kirli bir oyun olduğunu, asıl amacın 2015 deki ANZAC kutlamalarının 100. yıl dönümüne gölge düşürmek ve Türkiye-Avustralya ilişkilerine leke yapmak olduğunu açıkladı.

RSL Türk Şubesi eski başkanlarından sayın Aytenur Akbaş’da çok duygulu ve manalı, tarihten örneklerle dolu bir konuşma yaptı. ANZAC-Türk dostluğunun nasıl doğduğunu ve ne denli önemli olduğunu dile getirdi. Aytenur beyin şahsen hazırlattığı çok büyük boyutlu pankartlar büyük ilgi gördü. En son ANZAC ve Türk Gazilerinin hayatta iken son buluşmalarında çekilen fotoğrafın olduğu pankarta son Çanakkale Gazisi Hüseyin Kaçmaz’ın şu sözleri vardı “Savaş ne denli çirkinse, barış o denli güzeldir. Çanakkale savaşlarından bütün insanlar örnek alacaktır. Gelibolu yarımadası bundan böyle bir barış ve dostluk yarımadası olacaktır.”

Auburn Belediye Meclis Üyesi Semra Batık hanımefendi de bir konuşma yaparak, günün anlam ve önemine değindi. Semra hanım çok önemli bir mesaj vererek, tüm Avustralyalı Türk gençleri siyasi partilere üye olmaya ve politikayı takip edip, aktif olmaya çağırdı. Genç Türkleri en fazla beş yıl içinde Avustralya politikasında aktif olarak görmeyi istediğini ifade etti.

Toplum protesto yürüyüşünü NSW Parlamento binasının önünden Hyde Park’a doğru yürüyerek ve tekrar sloganlar atarak bitirdi.

 

Haber:

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Haber  Hürriyet Avustralya Gazetesi 25. Sayısında 18 Haziran 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 HAZİRAN 18 – SÖZ OLA KESE SAVAŞI, SÖZ OLA KESTİRE BAŞI…

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

SÖZ OLA KESE SAVAŞI, SÖZ OLA KESTİRE BAŞI…

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (www.ataturk.org.au) olarak üzülmekteyiz ve o kadar da içimizde bir kurtuluş duygusu doğmasından dolayı da mutluyuz. Gezi Parkı olayları ile başlayan ve son iki haftadan beri artık tüm Türkiye’nin ayaklandığı ve halkın Erdoğan hükümetine karşı direnişe geçtiği bu tarihi günlerde, memleketimiz ve vatandaşlarımızın geleceği için çok önemli bir noktaya gelinen bu ortamda endişeliyiz.

En sonun da halk ayaklandı, haksızlıklara, hukuksuzluklara yeter artık demeye başladı. Hakkını aramaya, birlik beraberlik içinde başımıza musallat olan vatan hainleri ile savaşmaya ant içti.

Hükümet polisi çok çirkin bir şekilde kullanıyor. Halk, demokratik haklarını medeni bir şekilde kullanarak protesto ederken, savunmasız insanların çadırlarını yakmak ve hükümetin polisi hunharca maşa olarak kullanması insanlık dışı. Erdoğan ve çevresindeki yöneticiler hep bir ağız olmuş faşist bir uygulama ile halkı sindirmeye çalışıyorlar.

Kontrollerindeki medya zaten sindirilmiş, halka gerçek durumdan haberdar eden sadece iki TV kanalı var. Ulusal Kanal ve Halk TV ve her ikisi de çok aşağılık davranışlara maruz kaldıkları halde hala işlerini alınlarının akı ile yapmaktadırlar. Gazeteler de hemen hemen aynı konumda; adamakıllı okunacak iki gazete var Aydınlık ve Sözcü. Sosyal Medya da olmasa milyonlara ulaşmak, halkı bilgilendirmek çok zor olacak. Hükümet birde türlü provokasyonlar yaparak sosyal medyadan alınan haberlerin gerçekliğini bulandırmaya çalışıyor. Bunca yaptığı sahtekarlık yetmiyormuş gibi, Alman televizyon kanallarının birinin tespit ettiği gibi, grafik çalışmaları ile Erdoğan mitinglerine katılanların sayılarını yandaş medyanın katkıları ile üç beş misli göstermeye çalışıyor. Dünya kamuoyuna kendini haklı göstermek için yandaş web siteleri bile açtırıyor. İngiliz başbakanı bile Erdoğan’ı polisi ne denli halkına düşmanca kullandığını ifade ederken, o hala kendi halkına diklenip tehditler savurup hakaretler ediyor televizyonlarda ve mecliste.

Son haberlere göre, kullanılan gaz bombaları şiddetli derecede tehlikeli kimyasal maddeler içeriyor. TOMA’ların suyuna İsrail malı Filistin’de kullandıkları asit karıştırılıyor. Erdoğan Türk’ü Türk’e kırdırıyor, düşman edip öldürüyor, sakat bırakıyor. İstanbul ve Ankara Belediye başkanlarının konuşmalarına ve tavırlarına bakın, hepsi saptırıcı, tehdit dolu, yalakacı ve aşağılık yorumlar ve açıklamalar.

Dünya basınının Gezi parkı olaylarını verdiği haberler ilk başladığında Erdoğan tarafını tutup, olayları tüm açıklığı ile vermeseler bile, son bir haftadan beri daha sağlam haberler almaktayız. Avrupa Birliğinin verdiği karara da bakılacak olursa Erdoğan’ın son kullanma tarihi belirlenmiş ve yolcu gözüküyor. Kapitalist sistem yöneticileri, Erdoğan’ın fişini çekerken, Türkiye üzerindeki planlarının yeni aşamasında acaba bizim için neler düşünüyorlar demeden de insan kendini alamıyor.

İç savaş çıktı çıkacak, çıkarsa ülkenin bölünme tehlikesi çok artıyor, çıkarsa belki Erdoğan’ı başımızdan savar kendi çaremize bakmaya çalışırız ama, içimizde provoke edecek ve belimizi bükecek çok iç unsurlar var. Bu iç tehditlere karşı kendimizi nasıl savunacağımız da çok önemli bir konu. İç savaşı hiç kimse istemez. Zararı Türkiye için çok büyük olacaktır. 1980lerin yeniden yaşanması hiç bir Türkün hayrına olmaz.

Sözlerimi “Ak Parti’li Direnişçiden Başbakana Mektup…” diye internetden okuduğum ve sizlerle paylaşmak istediğim bir yazı ile noktalıyorum;

“Biz; bu ülkenin düşünen, okuyan, üreten sağduyulu evlatlarıyız. Ülkemiz ve milletimiz kadar özgürlüğüne düşkün, hakkını aramasını bilen, aslında apolitik yetişmiş ama yeri geldiğinde politikanın alasını yapabilen fikri genç, kimliği genç beyinleriyiz.

Biz; Ak Parti, CHP, MHP, BDP, TKP, İP değiliz. Biz apolitik yetişmiş bir neslin yine apolitik kitleleriyiz. Biz bindirilmiş kıtalar da değiliz üstelik. Örgüt değiliz, örgütlü de değiliz. Şiddet ve provokasyon taraftarı şerefsizlerden hiç değiliz. İlla bir provokatör görmek istiyorsanız lütfen önce kendi çevrenizden başlayınız.

Bizlerin arkasına geçmiş provokatif tipler olamaz mı? Elbette olabilir. Ama siz de iyi bilirsiniz ki; bir devlet kendi halkının arkasını kollamadığı zaman o halkın arkasına geçen çok olur. Gençliğimiz sizi yanıltmasın, biz tarihi dogmalarla değil, internet aleminde milyon tane farklı kaynaktan okuyarak öğrendik.

Biz; elimizde telefonlar, kucağımızda laptoplarla “pasif ve barışçıl direnişi” ve “orantısız zeka kullanımını” benimsemiş, “teknolojik devrimi” yaşamış yeni jenerasyonuz.

Biz; yeri geldiğinde kendiyle dalga geçen, en sıkıntılı zamanlarda bile gülümsemesini bilen, gündüz ekmek parası peşinde ama iş çıkışı davasını gütmeye gidenleriz. Şiddet anlamında değil ama duygusal dünya olarak bizler dengesiz tipleriz vesselam. Duygularımız patlamayagörsün yeter ki…

Kısacası biz; ülkemizin bize, yaratıcılığımıza ve üretkenliğimize ihtiyacı olduğunun farkındayız. Zaten bu yüzden buradayız.

Sayın Başbakanım,

Biz sizinle geçmişle hesaplaşmaya, alışılagelmiş tüm doktrinleri yıkmaya, halkına, milletine, doğasına ve özgürlüğüne saygı duyan, dünya devi bir Türkiye yaratmaya da varız, insanca yaşayabilmek için gerekirse kavga etmeye de… Bu bizim değil, aslında sizin tercihiniz…

Biz sadece demokratik hakkımızı kullanıyor ve iletişim kurmak istiyoruz. Dinlenmek, anlaşılmak ve saygı duyulmak istiyoruz. Derdimiz, meselemiz sizin istifanız değil. Haa ben bu ülke için faydalıyım, ille de ben olacağım diyorsanız o zaman biz de “balkon konuşmasındaki Recep Tayyip Erdoğan”ı istiyoruz, bugün bize sunulanı değil.

Bir sürü danışmanınız varken, ne yapmanız gerektiği konusunda bizden size tavsiye vermek düşmez Sayın Başbakanım. Ama illa somut bir şey söylememizi isterseniz, size yine sizin kullandığınız bir cümleyle cevap verelim.

“Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı…”

Bilmem anlatabildim mi?

Saygılarımla,

Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı / Gezi Parkı Direnişçisi”

 

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale  Hürriyet Avustralya Gazetesi 25. Sayısında 18 Haziran 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 HAZİRAN 11 – AVUSTRALYA’NIN YENİ NESİL TÜRK EVLATLARI GÖREVDE !!!

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

AVUSTRALYA’NIN YENİ NESİL TÜRK EVLATLARI GÖREVDE !!!

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (www.ataturk.org.au) 4 Haziran 2013 Salı günü “Ermeni Meselesini Ne Kadar Biliyoruz?” başlıklı semineri, büyük bir ilgi gördü ve başarı ile tamamlandı.

Seminer her iki dilde İngilizce ve Türkçe sunulup, konumuz olan Ermeni Sorunu nedir, neden böyle bir sorunla karşı karşıyayız, nasıl bu sorun ortaya çıkmıştır ve en önemlisi Avustralya’da bu problem kimler tarafından desteklenip gündeme getirilmekte olduğu hakkında toplum bilgilendirilmiştir. Seminer bu sorun üzerinde biz Avustralyalı Türklerin ne gibi çalışmaları olmaktadır ve neler yapmamız gerektiği üzerinde de durulup, seminerin ikinci bölümünde soru ve cevap şeklinde katılanlarda iştirak edip verimli bir şekilde karşılıklı bilgi alış verişi sağlanmıştır.

Avustralya Atatürk Kültür Merkezinin her ayın ilk salı akşamı sunulan seminerler dizisinin; ilerilerinde Ermeni Sorunu konusunun bazı bölümleri daha ayrıntılı bir şeklide, toplumun bilgi dağarcığını besleyici ayrıntıları ile devam edecektir.

Avustralya Türk Birliği (Australian Turkic AllianceATA) tarafından hazırlanan, 16 Haziran 2013 günü sabah saat 11AM’de başlayacak olan NSW Parlamentosunu Protesto Yürüyüşü, Avustralya NSW eyaletinde yaşayan Türk asıllı toplumun vereceği büyük bir tepki olacağından; duyarlı tüm vatandaşlarımızın katılımı çok önemlidir. Bu konuda yapılması gereken önemli çalışmalardan birisi, bu protesto yürüyüşü olup; daha önce yapılan yürüyüşlerden farklı, daha profesyonelce olması amaçlanarak hazırlıklar devam etmektedir. Açtığımız imza kampanyası, iletişim için hazırlanan e-mail kayıt sayfası ve daha bir çok bilgi www.australianturkicalliance.org.au İnternet sitesinden edinilebilir.

ATA’nın yaptığı diğer çalışmalarda, daha önceki yazılarımda dile getirdiğim gibi aktif bir şekilde toplumun tüm kurum, kuruluş ve organizasyonları tarafından profesyonelce bir araya getirilmesi, sağlıklı bir iletişim ortamı hazırlanmasıdır. Özellikle lobicilik çalışmaları kapsamında, bir çok eyalet ve federal millet vekilleri ile toplantılar düzenleyerek problemimizin dile getirilmesi, Türk toplumuna destek verecek politikacıların tespit edilmesi de diğer çalışmalarımızdan önemlileridir. Bu politikacılardan bir tanesi ve önemli olanlardan birisi NSW Reid bölgesi Liberal Federal millet vekili adayı Craig Laundy. Craig ATA’nın geçen Pazar günü yaptığımız toplantısında Avustralya’nın çok kültürlü politikasına hiç bir fayda sağlamayacak eyalet ve federal parlamentoların Avustralya’yı ilgilendirmeyen tarihi konular üzerinde zaman harcayıp, bazı politikacıların seçim emellerine alet etmesinin çok yanlış olduğunu vurguladı. NSW parlamentosunun verdiği bu kararın federal düzeyde tartışılmasına eğer seçilirse hiç bir şeklide yer verdirmeyeceğine, Liberal Parti içerisindeki desteğinin muhalefet lideri Tony Abbott tarafından çok kuvvetli olduğunu söyledi. Ben bu konuyu Labor İşçi Partisi milletvekili John Murphy ile konuşmamda dile getirdiğimde böyle bir yanıt yada buna benzer bir tavır almadı. Konunun önemini anladığını söylese de federal düzeyde neler yapabileceği üzerinde hiç bir bilgi vermedi.

Avustralya gündeminde tartışılması gereken, çözüm yolları bulunması kesin bir ihtiyaç olan onlarca konu dururken, sözde soykırımların, eyalet yada federal parlamentolarda görüşülmesi, Ermenilerin Büyük Ermenistan hayalleri doğrultusunda yol almalarından başka bir fayda sağlamayacaktır. Craig ve onun gibi büyük çoğunluktaki siyasetçiler, konunun Avustralya’ya hiçbir fayda getirmeyeceğini bildikleri halde kimi kendi çıkarları için konuyu savunurken, kimisi bilgisizce ve duyarsızca parti ileri gelenleri öyle istiyor diye el kaldırıp kabul ederken, büyük çoğunluğu, siyasi emellerinin Büyük Ermenistan hayallerine yol açtığının farkında değil hatta bu hususta hiç bir bilgileri yok.

Daha vahim olan toplumumuz içinde bile bu konuyu bilen ve anlayanda yeteri kadar yok. Kısaca açıklık getireyim. Büyük Ermenistan hayali, dört aşamalı olup, Türk aydınlarının dört (4) “T” olarak adlandırdıkları plan, Yahudilerin ikinci dünya savaşından sonra takip edip başarılı oldukları, Yahudi Soykırımı kabul ettirme plan ve uygulamalarına paralel bir şekilde ilerleyen bir süreç. Bu dört T, 1. Tanıtım, 2. Tanınma, 3. Tazminat ve 4. Toprak dizesidir.

Tanıtım, propaganda ile sözde Ermeni soykırımı iddialarını lobicilikle söz hakkı edinebildikleri dünyanın her ülkesinde gündemde tutmakla olmaktadır. Sahte deliller ve tezlerini savunan siyasiler ve profesyoneller üretmekle olmaktadır. Buda şu andaki sözde soykırım adı ile yaklaşık yüz yıldır devam etmektedir, özellikle 1974 Kıbrıs çıkartmasından sonra da daha aktif bir şekilde sürmektedir. Bu işlerinde epeyce başarılı oldukları söylenebilir.

İkinci safha olan tanınma ise bazı ülkelerin belediyelerinden başlayıp, eyalet ve federal parlamentolarında, aynen NSW ve South Australia’da olduğu gibi kabul etme ve kınama ile yapılmaktadır. Bunda da başarılı olmuşlardır ve daha ilerisi için diğer eyaletler ve federal düzey bir sonraki aşamalarıdır. Fransa gibi bazı ülkelerde başarılı olmuşlar ama Amerika gibi bazı ülkelerde çok yoğun ve şiddetli bir şekilde çalışmışsalar da başarı elde edememişlerdir.

Üçüncü aşama ise sözde soykırımı kabul eden ülkeler desteği ile Birleşmiş Milletler tarafından karara bağlayıp, Türkiye’yi suçlu duruma düşürmek ve para tazminatı ödetmeye mecbur tutmaktır. Tabii ki son ve dördüncü aşama da asıl emelleri olan Doğu ve Kuzey Doğu Anadolu Türk topraklarını Ermenistan’a katarak Büyük Ermenistan hayallerine kavuşmaktır. Hatta ne acıdır ki, NSW milletvekili Walt Secord Avustralya Ermeni Ulusal Komitesi tarafından maddi ve manevi destekli ikinci kez gittiği Ermenistan ve ardından Türkiye gezilerinde, Kars vilayetimizde çektirdiği bir fotoğrafını yazdığı bir makalede kullanılan bu gezi fotoğrafının batı Ermenistan’da çekildiği ifade edilmektedir. Gerisini siz anlayın artık, nelere cüret ettiklerinin.

Unutmayınız, Avustralya’da yetişen yeni nesil Türkler; İngilizcesi kuvvetli, konulara hakim, milli duyguları sağlam, her iki vatanını, hem Avustralya, hem Türkiye’yi çok seven ve onları korumayı kendine bir görev bilen profesyonel be bilinçli evlatlardır. ATA çatısı altında toplanan bu evlatlar vazife başındadır. Sizden tek isteğimiz, 16 Haziran’daki protesto yürüyüşüne katılın ve sesimizi duyurmamıza yardımcı olan.

 

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale  Hürriyet Avustralya Gazetesi 24. Sayısında 11 Haziran 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 HAZİRAN 4 – AVUSTRALYA SİYASİ SİSTEMİNDE TÜRKLERİN TEMSİL EDİLMESİ LAZIM!

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

AVUSTRALYA SİYASİ SİSTEMİNDE TÜRKLERİN TEMSİL EDİLMESİ LAZIM!

NSW Parlamentosunun sözde soykırım tanıma ve kınama önergesi ardından birçoğumuz gibi bende kendimle şu önemli konuda bir kez daha yüzleştim. Avustralya siyasi sisteminde Türklerin temsil edilmesi lazım!

Bu senenin başından beri olabildiğince düzenli bir şekilde toplanan, fakat mayıs ayının başından beri Sydney’deki birçok dernek, kurum, kuruluş ve şahısların bir araya gelmesine sebep olan bu önerge, hepimizi kızdırdı. Uyanıp, ayaklanmamızı sağladı. Bir nevi geçen hafta İstanbul Taksimde olanlara biraz benzer bir şekilde Sydney’de bizleri bir araya getirdi. Daha öncede yazdığım gibi, Avustralya Türk Birliği (Australian Turkic Alliance ATA www.australianturkicalliance.org.au) adı altında birçok Türk asıllı Avustralya da faaliyet yapan dernek, kurum, kuruluş ve duyarlı şahıslar hep beraber çeşitli faaliyetler üzerinde çalışmaktadırlar.

İnsanlar özel hayatlarından zaman ayırarak, aile ve iş sorumluluklarından ödünler vererek bir araya gelip bir dize önemli toplantılar yapmaktadırlar. Katılanlar tüm ayrılarını, gayrılarını kapı eşiğinde bırakıp bu önemli milli davayı savunma adına hem fikir beraber çalışmaya karar verdiler. Bende bu insanlardan birisiyim. Arkadaşlıklarından mutluluk duyduğum birçok insanla tanışmaya başladım. Birbirimize destek oluyoruz ve en önemlisi köstek olmuyoruz. Medeni bir şekilde tüm konuları tek tek masaya yatırıyoruz ve tartışıyoruz. Oylama yapıyor ve kararlar alıyoruz. Uygulamalara geçiyoruz.

Avustralyalı Türkleri çok ilgilendiren bu hassas konuyu ne kadar önemsediğimizi göstermek için bir protesto yürüyüşü hazırlıyoruz. Çağırı afişleri geçen haftadan beri gazetelerde çıkıyor. Tüm okurlara rica ediyorum, katılın ve bu konuda sessiz kalmayalım ve bundan sonra da ayakta ve uyanık olduğumuzu gösterelim. Avustralya Türk Birliğinin hazırladığı NSW parlamentosunu protesto yürüyüşü 16 Haziran Pazar günü sabah saat 11:00 de Sydney Martin Place’de ANZAC anıtının önünde başlayacak. ANZAC anıtına çelek koymakla başlayacak olan protesto yürüyüşüne Avustralya medyası davet edilecektir. NSW Parlamentosunu Protesto önüne yürünecek ve çeşitli konuşmalar yapılacaktır. Türklerin bu hassas konuda artık sessiz kalmayacaklarını dost düşman herkes iyice kafasına yazmasının zamanı gelmiştir artık.

Aranızda soranlar olacaktır, ne olur kabul etseler? ne yapabilecekler ki? Konuşsun dursunlar. Bu iş öyle düşündüğünüz kadar basit değil, daha büyük ve uzun zaman önce hazırlanan bir planın parçası bu yapılanlar. Sizleri geçen haftaki makalemi tekrar okumanızı ve gazetemizin dağıtıldığı bu gün, Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (www.ataturk.org.au) 4 Haziran 2013 salı (bu günün) akşamı saat 7:30 da Auburn Town Hall Sommerville Room’da hazırladığı “Ermeni Meselesini Ne Kadar Biliyoruz?” adlı bir seminere davet ediyorum. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiler verilecek ve özellikle bundan sonra neler yapmamız gerektiği hakkındaki düşüncelerimizi sizlerle paylaşacağız.

Şimdi gelelim asıl konumuza. Benim gözlen imime göre özellikle yeni nesil adam akıllı ne Türkiye gündemini nede kendileri için çok önemli Avustralya gündemini takip ediyorlar. Çoğunluğu dünyadan bir haber ne yazık ki. Ama onları suçlamıyorum, yanlış anlamayın. İçerisinde yaşam savaşı verdiğimiz kapitalist sistem onları ve çoğumuzu popüler kültür yapısı burgacına almış savuruyor o yandan bu yana. Bir çoğumuz geçim telaşı içinde gırtlağa kadar ev bark borcu içinde, başımızı bile kaldıracak ne zaman, ne kudretimiz kalıyor gün sonunda. Haberler ve bilgiler hep belli kontrollü kaynaklardan sansürlü bir şekilde önümüze sunuluyor. Medya ne dayarsa gazetelerin ilk üç beş sayfasına ve televizyonların haber programlarına, manşetlerde neler verilmişse, McDonalds’ın hızlı yemekleri gibi tiryaki olmuşuz ha bire sorgusuz sualsiz tüketiyoruz. Tok hissediyoruz ama tükettiğimiz fasa fiso içi boş şeyler genelde.

Türk toplumu bunca iş güç içinde 21. Yüzyıl hayat düzeninde, hele de Avustralya gibi refah bir ülkede bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek, ne gerçekten siyaset ile ilgileniyor ne de siyasi kademelerde bizlerin hakkını koruyacak bireyler yetiştirip desteklemek ihtiyacı duyuyor. Durum böyle olunca mikroplar cirit atıyor, düşman istediği gibi at oynatıyor ne yazık ki.

Hali hazırda lobicilik yapıp, kendi şahsi emelleri veya cemaati, kurumu için siyasilere destek verenler de var. Bunlar zaten yapılmalı ve yapılmaktadır, çok da normaldir. Toplum örgütleri artık Avustralya Türk Birliği gibi oluşumları kullanarak, ileride kendi siyasi insanlarımızı tespit etmek ve onları desteklemek için çaba zarf etmesi gerekmektedir. Özellikle belediye meclis üyelerimizin sayıları daha da çok olmalıdır. Bu bize etkili politikalar üretebilme yeteneği sağlayacaktır.

Önemli başka bir konuda, tüm siyasi partilere toplumdan birçok insanın üye olması ve aktif bir şekilde kendi bölgelerindeki milletvekilleri adaylarını devamlı bir şekilde desteklemektir. Lobicilik bu şekilde yapılmalı ve her partiden Türkleri destekleyen, olumlu ve verimli ilişkiler içinde bulunmak gerekmektedir. Bu bir miktar yapılmaktadır ama yeterli değildir. Daha büyük kitleler halinde organize olup, hem kendi adaylarımızı çıkarmamız hem de adaylarımız olmayan bölgede diğer partileri ve adayları tanıyıp onlara destek olmamız ve kendi tarafımıza çekmemiz artık kaçınılmaz bir gereksinme olmuştur.

 

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale  Hürriyet Avustralya Gazetesi 23. Sayısında 4 Haziran 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 MAYIS 28 – ERMENİ MESELESİNİ NE KADAR BİLİYORUZ?

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

ERMENİ MESELESİNİ NE KADAR BİLİYORUZ?

Toplumla Kucaklaşma Semineri Video

 

Toplumla Kucaklaşma Semineri Slideshow

[gview file=”http://www.ataturk.org.au/wp-content/uploads/pdf/AAKM-Presentation.2013.06.04.Ermeni-Sorunu.pdf”]

 

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (www.ataturk.org.au) 4 Haziran 2013 günü akşam saat 7:30 da Auburn Town Hall Sommerville Room’da her ayın ilk salı günü yaptığı Toplumla Kucaklaşma Semineri 3. toplantısında çok önemli bir Avustralya gündem konusu üzerine, genç ve dinamik bir araştırmacı arkadaşımızın sunacağı “Ermeni Meselesini Ne Kadar Biliyoruz?” adlı bir seminer düzenlemektedir.

Seminerin amacı, toplumu Ermeni Sorunu hakkında bilgilendirmek. Özellikle Avustralya’da NSW Parlamentosunun 1 Mayıs’da Üst Yasama Konseyi ve 8 Mayıs’da Alt Konseyde sözde Ermeni soykırımı iddiasına, birde sözde Yunan ve Asuri soykırımları da olmuştur, hatta bunlara ANZAC’lar da şahitlerdir diyerek, bir oldu bitti ile her iki ayrı konseyinde kabul etme ve Türkiye’yi kınama kararı almaları ardından, verilecek bir seminerle toplumu aydınlatmanın çok yerinde ve faydalı olacağına yönetim kurulu tarafından oy birliği ile karar verilmiştir. Tüm aklı başında olan Türk asıllı Avustralyalı vatandaşları ilgilendiren bu konuya duyarlı olmaları için tüm toplumumuzu uyarıyor ve seminere katılmalarını bekliyoruz.

Benim sözde Ermeni soykırımı hakkında yeteri kadar bilgim var, ben bu konuda çok okudum, iyi bilirim diyenlerin bile gelmesi, hatta bu şahısların bizzat katılımları, rica olunur. Neden diyeceksiniz, açıklayayım. Sözde soykırım iddialarının asılsız, düzmece, sahte uydurulmuş delil diye önümüze sürülen saçmalıklar olduğunu bilmemiz yetmiyor. Avustralya’da Türk aleyhine planlar uzun zamandan beri yapılıyor ve bize zarar vermek isteyenlerin kim oldukları, kimleri kullandıkları ve nasıl bu işlerde başarılı olduklarını anlamamız ve buna göre tedbirlerimizi almamız artık bir şart oldu.

Şu anda yaşadığımız problem, öyle aman sen de, ne olur, daha önceden de böyle şeyler oldu, karar alsalar ne olur, diye gelip geçiştirilecek gibi değil. Yapılanlar Türklere ve Türkiye’ye kasıtlı olduğu için, düşmanların planları ve verebilecekleri zarar tüm Türkleri ve gelecek tüm nesilleri bile olumsuz boyutta etkileyecek düzeyde. Düşünün bundan üç beş sene sonra hatta belki daha da yakın bir zamanda, Avustralya Federal Parlamentosu bir karar alıp yasa olarak bu safsata sözde soykırımları gerçektir diye kabul etti ve kınadı diyelim. O zaman hiç bir Avustralya vatandaşı hayır olmamıştır, yalandır, dolandır, devlet bir hata yapmıştır diyemez ve dediği zaman kanunları çiğnemiş olur. Aramızda konuşmamız ve olmamıştır dememiz bile yasak olacak, ulu orta konuşanlar yasal cezalara çarptırılacaktır. Daha ötesi okullarda çocuklarımızı, sosyal hayatta biz yetişkinleri kışkırtıp gurularımız ile oynayanlar olduğunda öfkesini şiddetle ifade edenler haksız yere suçlu duruma düşeceklerdir. Bu olaylar büyüyüp etnik kutuplaşmalar ve şiddet olaylarına dönüşme olasılığı da fazladır. Hatta daha ötesi, durumu Müslüman-Hristiyan kavgasına çekmek için provoke edenler bile olacaktır. İşte bunun için kendimizi iyi eğitmeli, bize düşmanlık yapanları iyi tanımalı ve kullandıkları kişilere, medeni bir şekilde ne kadar hatalı olduklarını anlatmaya çalışmamız lazımdır.

Türk asıllı Avustralya’daki tüm organizasyonların, kurum ve kuruluşların bir çatı altında toplandığı Avustralya Türk Birliği (İngilizce adı ile Australian Turkic Alliance www.australianturkicalliance.org.au) tarafından bir alt kol olarak, NSW eyaletinde gönüllü profesyonellerden oluşan bir lobicilik ekibi kurulmuştur. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi bu ekip çeşitli çalışmalarda bulunmuş ve halen de bulunmaktadır. Geçtiğimiz hafta NSW parlamentosunda bir milletvekili ile çok olumlu bir görüşmede bulunulmuştur. Bu hafta da bazı diğer milletvekilleri ile randevu alınabildiğince görüşmeler sürdürülecektir.

Avustralya Türk Birliği 16 Haziran Pazar günü sabah saat 11:00 de Sydney Martin Place’de ANZAC anıtının önünde başlayacak bir protesto yürüyüşü düzenlemektedir. NSW Parlamentosunu Protesto Yürüyüşüne tüm Türk asıllı toplum üyelerinin katılması ve sesimizi yüksek bir sesle duyurarak parlamento binası önüne yürümemiz çok önemlidir. Bu protesto bizim yasal bir hakkımızdır. Konu sadece Türk asıllı Avustralyalıları ilgilendirmemekle beraber, Türkiye ve Avustralya arasındaki sağlam ANZAC-Mehmetçik üzerine kurulmuş dostluğumuzda tehlike altındadır. Oy toplamak için bir takım düzmecelerle Avustralya kamuoyuna bu yalanları gerçektir diye yutturmaya çalışan politikacılar, ileride etnik gerginlik ve çatışmalar yaratabilecek ortamların temellerini atmaktadır. Bu konu duyarlı her Avustralya vatandaşını ilgilendirmektedir.

Çok-kültürlü bir ülke olan Avustralya ve bununla gurur duyan bizler ve çocuklarımızın geleceğini güzel bir şekilde geçirmesi için sizleri Avustralya Atatürk Kültür Merkezi seminerine 4 Haziran salı akşamı 7:30’da ve NSW Parlamentosunu Protesto Yürüyüşüne 16 Haziran’da sabah 11:00’de Sydney Martin Place’de bekliyorum. Görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale  Hürriyet Avustralya Gazetesi 22. Sayısında 28 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 MAYIS 21 – DOĞAL KAYNAKLARIMIZ TİCARETLEŞMESİN!!!

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

DOĞAL KAYNAKLARIMIZ TİCARETLEŞMESİN!!!

Toplumla Kucaklaşma Semineri Video

 

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (AAKM) bu yıl Sydney’de bir ilk olan girişimde bulunup, her ayın ilk salı günü düzenlediği, topluma açık yönetim kurulu toplantısı büyük ilgi görüyor.

6 Mayıs salı günü yapılan toplantıda başkanımız Fevzi Özdemir, çok önemli ve aynı derecede de üzücü bir gerçekle topluma seslendi.

Konumuz Türkiye’nin doğal kaynakları ve başlığımız “Suyuna, Vatanına, Toprağına Sahip Çık!!!” idi. Fevzi Bey başlığı beyaz tahtaya yazınca kendi kendime sordum, ne demek ti bu? Belli ki vatanı ve milleti ilgilendiren bir konuda bilgilendirecekti bizi. Bilenler bilir, Fevzi Bey çok okuyan, aydın ve güler yüzlü “Bakkal Amcamızdır”. Ben daha gencim öğreneceğim daha çok şeyler var, hür dikkat dinledim ve şaşırdım, sinirlendim de o akşam.

Konu hakkında bir miktar bilgim vardı ama yüzeysel. AKP hükümetinin vatanın her köşesini özelleştirme diyerek sattığını, sermaye edip telef ettiğini çok iyi biliyorum. Geçtiğimiz haftalarda Sümerbank hakkında yazmıştım. Fevzi Abi konuşup, anlattıkça başka bir yaramızın acısını çekmeye başlayacaktım.

O gece her zaman olduğu gibi bu yeni konuda, İnternet’den daha ayrıntılı bilgi edindim. Konumuz Türkiye’nin atardamarları olan akarsuları, Anadolu’nun çok ama çok önemli doğal kaynakları. Bu konu özerinde en çok çalışıp, emek veren de Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün hanımefendi.

Üstün, hidroelektrik santrallerinin (kısa adı ile HES) doğal kaynakların ticarileşmesini sağladığını ileri sürerek, ”Artık enerji konusunda dışa bağımlı değil şirketlere bağımlı olacağız” diyor. Sümerbank sürecinin bir başka emsali bu olanlar ki ne yazık.

Anladığıma göre problemin aslı 2005 yılından beri belirlenmiş ve tedirgin halk ve aydınlar bağımsız, çağdaş bir birliktelik başlatmışlar. 2005 yılında kurulan “Derelerin Kardeşliği Platformu, Gönüllülük esasına bağlı; çevreye, doğaya, ülkemizin doğal zenginliklerine, doğal yaşam alanlarına sahip çıkan, hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasiye bağlı birçok sivil toplum kuruluşu ve oluşumunun bir araya geldiği, hiçbir fondan veya sponsorluktan faydalanmayan, herhangi bir kurum veya kuruluştan herhangi bir yardım ve destek almayan, herhangi bir grup veya lobicilik faaliyetiyle ilişkisi olmayan ve de herhangi bir hiyerarşik yapısı bulunmayan bağımsız bir halk oluşumudur.” deniliyor http://derelerinkardesligi.org İnternet sitesinde.

Prof. Üstün, Türkiye’de tüm doğal varlıklara saldırı yapıldığını ileri sürüyor. Bugün gelinen noktaya bakıldığında Türkiye genelinde 2 binin üzerinde hidroelektrik santrali (HES) inşaatı olduğunu ve bununla şirketlerin 49 yıllığına derelere sahip olacağını belirten Üstün, ”Bunların yanı sıra bir de mikro HES’ler bulunmaktadır. Bu kapsamda, hiç akmadığı düşünülen dere parçalarının da şirketlere devredilmesi için yasal işlemler yapılmıştır” diyor.

Prof. Üstün 2011’de şunları da söylemiş ”HES’ler, doğal kaynakların ticarileşmesini sağlamaktadır, artık enerji konusunda dışa bağımlı değil şirketlere bağımlı olacağız. Önümüzdeki dönemlerde kim para öderse o kullanma ve içme suyuna sahip olacak. Büyük kentlerde bunun altyapısı hazırlanmaya başlandı. Bazı kentlerde ön ödemeli sayaçlar takılıyor. Kontör gibi su alınacak. Parası olmayan su alamayacak, kontörü biten susuz kalacak. Bu sistem ev, tarım arazileri ve her alanda kullanılacak.”

HES inşaatlarının önemli doğal tahribatlara neden olduğu ve can güvenliği sağlanmadan çalışan işçilerin canına da mal olduğu bilinmekte. Bu konuda bir çok konferanslar ve yürüyüşler düzenlenmiş, hatta davalar açılmıştır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yıl genel seçim öncesi Hopa mitingi öncesi çıkan olaylarda polisin biber gazı sıkması sonucu fenalaşan ve kaldırıldığı hastanede kurtarılamayan emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümünün 2’inci yıldönümü 31 Mayıs’da olacak. Hakkını aramak isteyen, vatanını doğasını savunan, zarar görmesini istemeyen halk işte böyle cezalandırılıyor ne yazık ki. Hopa Belediye Parkı’nda bu yılda binlerce vatandaş toplanacak ve hak hukuk arayacak. Fakat HES yapmak uğruna yerli ve yabancı sermayeli özel sektör ve yöredeki bürokratların el birliğiyle hukuk çiğneyecek yine.

Üstüne üste Başbakan Erdoğan’ın protesto ettikleri için haklarında dava açılan 60 Hopalı vatandaşımız yargılanıyor. Adliye önünde toplanan Hopalılar ise “Doğayı ve yaşamı savunanlar yargılanamaz” diyor. Gelin düşünün bu olaylar Avustralya’da olsun, kimin haddine doğaya zarar vermek, yada topluca başbakana karşı gösteri yapıyor diye yargılanmak.

HES adıyla yapılmak istenen santrale karşı yurttaşların açtığı davalar sürerken, izinsiz şantiyeler kuruluyor, ağaçlar kesiliyor, yollar yapılıyor. Yasalardaki açık hükümler, dünyada koruma altında olmasının yanı sıra Orman ve Su İşleri Bakanlığınca da korunup yetiştirilmesine çalışılan günlük ağaçlarının doğal üreme koridoru olan yöredeki tahribatı önlemeye yetmiyor. HES inşaatları yeşil örtüye ve canlı yaşama ciddi zararlar veriyor. Bu zararlar öyle kısa vadede onarılacak düzeyde de değil. HES’lerin ırmağı kirletmesi sonucu sudaki balık ve diğer canlılarda ölüyor. HES bölgesinin doğal yapısıyla turizm yönünden ekonomik ve sosyal olarak yerli yabancı birçok turist çeken yörenin doğal yapısının bozulması turizm gelirleri ve halkın geçimi yönünden yöreyi olumsuz yönde etkilemesi de başka büyük bir problem.

 

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale  Hürriyet Avustralya Gazetesi 21. Sayısında 21 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 MAYIS 21 – HABER: AVUSTRALYA ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ SYDNEY’DE MUHTEŞEM BİR BALOYLA 19 MAYISI KUTLADI!!!

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Maskeli Balo Video

 

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi (AAKM) geçtiğimiz Cumartesi akşamı 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını muhteşem bir maskeli balo ile kutladı.

7’den 70’e yakışıklı beylerin kollarında, şık giyimli bayanların rengarenk maskeleri ile katıldığı maskeli balo, başarılı ve etkili bir program çerçevesinde gerçekleştirildi. Gecenin sunuculuğunu AAKM yönetim kurulundan Gizem Sakallı ve Ömer Can Şirikçi yaptılar.

Sydney Başkonsolosumuz Sayın Gülseren Çelik, Eğitim Ataşesi vekili Mükerrem Yahyaoğlu, Auburn Belediye Meclis Üyesi Semra Batık, NSW milletvekili Barbara Perry, Federal İşçi Partisi milletvekili John Murphy, Avustralya Alevi Kültür Merkezininden Başkan Ali Özen, Ali Ulutaş ve İsmet Türkoğlu, Australian Turkish Mutual Alliance (ATMA)’dan Başkan Avukat Ecevit Demir ve Erdem Yormaz, Kuzey Kıbrıs Australian Northern Cyprus Frıendship Association (ANCFA)’dan Tarkan Fahri ve Earth Culture Kültür ve Sanat Derneğinden öğretmen Fatma Yücel, AAKM’ye destek veren dernek ve organizasyonlardı.

Earth Culture’nın yardımları ile Artvin yöresi kıyafeti ile giydirilmiş bir genç kızımız, Auburn Real Turkish Delight’ın hediyesi lokum dağıttı. Tüm katılanlar tatlı yedi tatlı konuştu.

Anma programı resmi töreni açılışı bir dakikalık saygı duruşu, Ömer beyin şu manalı sözlerle başladı: “Sizleri egemenliğimizi bize veren, bağımsızlığımızı kazandıran, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm silah arkadaşlarının, İstiklal Savaşı şehitlerimizin, ANZAC şehitlerinin, terör saldırılarında vatanımız uğruna canlarını kaybeden şehitlerimizin, özellikle en son Hatay Reyhanlı’da hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın manevi huzurunda 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.”

Program, İstiklal Marşımızın Lidcombe Grand Westella salonunu inleten gürlükle canlı olarak herkesin okuması ardından, çoğunluğu genç Avustralyalı-Türk gençlerin oluşturduğu baloda Avustralya milli marşı da yine aynı gürlükle okundu.

Avustralya Alevi Kültür Merkezinden Özgür ve Arzu Özer çiftinin dört yaşındaki çok zeki ve melek yüzlü kızı Eylül Özer öğrenci andını ezberinden okuyup büyük alkış topladı.

Yakışıklı genç delikanlımız Koray Kılıç, duygulu bir şekilde Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okuması ardından, AAKM Başkan Yardımcısı Gençliğin Ata’ya cevabını okudu.

Balonun açılış konuşmasını yönetim kurulu başkanı Fevzi Özdemir çok etkili bir sunumla, milli duyguları yükseltirken, mayıs ayının başında NSW parlamentosunun yersiz, asılsız ve sinsice hazırlanmış sözde Ermeni, Yunan ve Asuri soykırımını tanımaları ve kınamaları kararına şiddetle karşı çıktığını ifade etti. “…soykırım tasarısı ANZAK ruhuna ters düşmüştür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ANZAK annelerine yazdığı mektupta “Joniler ve Mehmetler vatan toprağında koyun koyuna yatmaktadır, anneler göz yaşınızı silin” diyen bir liderin evlatları olarak NSW Parlamentosunun bu kararı bizleri üzmüştür. Dileğimiz bu kararın bir hata olduğunun kabulü ve bir an önce düzeltilmesidir.” Tüm Avustralyalı Türk gençlerin bayramını tebrik ederken “Barışı ve uygarlığı tüm dünyaya yaşatacak gençler, Atatürk’ü iyi tanımalıdır; çünkü o, ulusal olduğu kadar evrenseldir.” dedi.

AAKM Başkan Yardımcısı Ömer Can Şirikçi açılış konuşmasını İngilizce olarak verdi. 16 Haziran Pazar günü saat 11’de Martin Place Sydney de yapılacak olan PROTESTO YÜRÜYÜŞÜ hakkında bir açıklama yaptı. Katılanları yeni kurulan Australian Turkic Alliance (ATA) organizasyonun NSW’deki tüm dernek ve kuruluşları bir çatı altında toplayan yeni bir sosyal gelişme olarak belirtirken, ATA’nın Lobicilik ve protesto yürüyüşü gibi yeni çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Atatürk Kültür Merkezi katılan tüm gençlere bir hediye olarak, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini, ek olarak yeni Türkçe kavramlarla anlaşılması kolaylaştırılmış bir şekilde ve ayrıca İngilizce çevirisi, Atatürk’ün ilkelerini ve anlamlarını yine hem Türkçe hem İngilizce olarak içeren dosyalar dağıttı.

Başkonsolosumuz Gülseren Çelik konuşmasının başında Hatay Reyhanlı’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet dileyip yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diledi. Günün anlam ve önemini ifade ettiği konuşmasında gençlere Atatürk’ün ve onlara emanet ettiği Cumhuriyetimiz hakkında nasihat edip, çalışkan olmanın önemini vurguladı. “NSW eyalet parlamentosunun ülkemiz aleyhinde alınan haksız kararını şiddetle kınıyorum. Parlamentoların tarihi yeniden yazmalarına hakları ve yetkileri yoktur.” dedi.

NSW eyalet isçi partisi milletvekili Barbara Perry konuşmasında, kendisini Avustralya Türk toplumunun bir aile üyesi gibi gördüğünü ifade edip, NSW parlamentosundaki verilen karardan dolayı çok üzüntülü olduğunu açıkladı. Türk toplumuna bu konuda yardım edip, tedirginliğimizi ve Avustralya’nın çok kültürlü düzenine yapılan bu çirkin saldırıya karşı vereceğiniz çalışmalarınızda sizlere destek vereceğim dedi.

Auburn Belediye Meclis Üyemiz Semra Batık hanımefendi günün anlam ve önemine dair yaptığı konuşmasında, gençliğin Atatürk’ü çok iyi öğrenmeleri gerektiğini söyledi. “Yaşasın Atatürk, yaşasın 19 Mayıs, yaşasın Cumhuriyet” diyerek sözlerini bitirirken çok alkış topladı.

Sydney Başkonsolosumuz, eğitim ataşesi vekili ve AAKM başkanı Fevzi Özdemir; 2012 yılında HSC’de yüksek başarı gösteren beş gencimize hediye ve takdir belgeleri verdiler. Başarılı öğrencilerimiz, kazandıkları puanlar ve girdikleri üniversiteler;

  1. Deniz Kayış 99.90 puan, University of NSW, Bachelor of Law and Civil Engineering
  2. Bora Güden 98.70 puan, University of NSW, Commerce and Mathematics Double Degree
  3. Selin Kutsal 98.10 puan, University of Sydney, Commerce and Art Double Degree
  4. Erin Cihat Sarıcılar 97.50 puan, Univeristy of NSW, Bachelor pf Medicine
  5. Alp Berkan Ermiş 96.40, University of NSW, Bachelor of Electrical Engineering

Öğretmen Fatma Yücel’in çok içten olarak okuduğu, Altan Arısoy’un Atatürk Uyandır Bizi adlı şiiri, balo salonunu bir kez daha inletti ve konukları çok duygulandırdı ve bol alkış aldı.

Başarılı genç müzisyen Aynur Kocabatmaz hanımefendi gitarı ve kadife sesi ile, arkadaşı ses sanatçısı güzel sesli Sinem Kileci eşliğinde verdikleri canlı müzik performanslarıyla, Türkiyem şarkısında topluluğun da eşliğinde milli duyguları bir kez daha kabartıp, çok güzel bir atmosfer yarattı.

Birbirlerine çok yakışan güzel genç çift, Nazlı Şendurgut ve Kağan Döküncü büyüleyici bir tango ile balonun ilk açılış dansını yaptılar. Profesyonel ses sanatçısı Zafer ve eşliğindeki müzisyenlerle tüm konuklar yavaş danslarla gecenin eğlence bölümüne başlayıp, gençler bol halay çekip canlı müzikle doyasıya eğlendiler.

Haber:

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@aakm.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

 

2013 MAYIS 14 – AVUSTRALYA NSW PARLAMENTOSUNU KINIYORUZ!

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

AVUSTRALYA NSW PARLAMENTOSUNU KINIYORUZ!

Hristiyan Demokrat Parti Başkanı ve NSW Eyalet Parlamentosu Üst Yasama Konseyi Başkan Yardımcısı Fred Nile 1 Mayıs 2013 Çarşamba günkü oturumda sunduğu önergede sözde Ermeni soykırımına, sözde Asuri ve Yunan soykırımları da vardır ve Anzac’lar da şahit olmuştur uydurmalarını da eklemiş. İşçi Partisinin de tüm desteğini alarak bir oldu bitti ye getirerek; NSW Eyalet Parlamentosu Üst Yasama Konseyinde tartışmasız, oy birliği ile kabul etmiş ve kınamıştır.

Bunun ardından aynı konu 8 Mayıs 2013 Çarşamba günü Alt Yasama Konseyi oturumunda NSW Eyalet Başkanı Barry O’Farrell önderliğinde görüşülmüş ve parlamentonun diğer yarısı tarafından da yine oy birliği ile kabul edilip kınanmıştır.

Avustralya Türk Toplumu olarak asıl bizler, NSW Parlamentosunu ve bu kararı alan milletvekillerini kınıyoruz. Avustralya’daki etnik gruplar arasında çatışmalara yol açacak bu girişimleri güzelim ülkemiz Avustralya’nın etik değerlerine aykırı ve sorumsuzca alınmış bir karardır.

Olayı yakından takip eden Sydney Başkonsolosumuz Sayın Gülseren Çelik hanımefendi ve Avustralyalı Türk toplum üyeleri karar öncesinde gerekli girişimlerde bulunmuşlardır, fakat olumlu bir sonuç alınamamıştır. Dışişleri Bakanlığımızda ağır bir dille bu kararı eleştirip, büyük bir tepki vermiştir.

Avustralya Türk toplumunun yakından tanıdığı ve destek verdiği İşçi Partisi Milletvekilleri Barbara Perry ve Paul Lynch oturumdan önce önergeye destek vermediklerini bildirmişler; fakat azınlıkta oldukları için sözlerinin geçmediğini ifade etmişlerdir ve oturuma katılmamışlardır. Oturuma katılmayan diğer bir milletvekili de Liberal Partiden Tony İssa idi. Asıl yapmaları gereken, oturuma katılıp, ret oyu kullanmaları daha yerinde olurdu.

Türk kimliğine yapılan bu saldırı eski boyutlarının üzerine taşınarak, sözde Yunan ve Asuri soykırımları da eklenmesi, düşmanlarımızın güçlerini birleştirdiğine bir işarettir.

Yapılan bu yeni saldırının amacı, 2015’de 100üncü yıldönümünü kutlayacağımız Gelibolu Savaşlarından önce her yıl daha da gelişen ve pekişen Türk-ANZAC dostluğunu zedelemektir. Bu sonuca Fred Nile’in konuşmasında yer verdiği düzmece ANZAC askerlerinin de sözde soykırıma gözleri ile şahit oldukları yalanlarıdır.

Fred Nile’in konuşmasında, Türkiye aleyhine çalışan sözde Tarihçi Profesör Taner Akçam ve Avustralyalı Ermeni Avustralya Katliam ve Soykırım Araştırma Kurumu Direktörü Dr Panayiotis Diamadis ve aynı kurumda çalışan bağımsız araştırmacı Vicken Babkenian dan aldığı bilgilere dayanarak NSW parlamentosuna bu önergeyi getirdiğini ifade etmektedir.

Peki kimlerdir bu sahte tarihçiler?

“Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan emperyalist bir kuşatmayla çevrildiği bu günlerde Cumhuriyet tarihi yalanlarını öğrenmek ve bu yalanlara belgelerle cevap vermek çok büyük bir önem taşımaktadır.” diyen gerçek Araştırmacı Tarihçi Sinan Meydan “Cumhuriyet Tarihi Yalanları” kitabında belgelerle meydan okuduğu; kapitalist sistem uşağı ve Ermeni Diasporasının parası ile konferanslar verip, uyduruk araştırmaları ile kitap bastıran Taner Akçam.

Sizlerle Sinan Meydan’ın kitabından öğrendiğim “değişik kaygılarla Cumhuriyet tarihini çarpıtan; Mevlanzade Rıfat, Rıza Nur, Said-i Nursi, Kazım Karabekir, Necip Fazıl Kısakürek, Nihal Atsız, Kadir Mısıroğlu, Sevan Nişanyan, Yalçın Küçük, Fikret Başkaya, İdris Küçükömer, Eric Jan Zürcher, Mehmet Altan, Burhan Bozgeyik, Mustafa Müftüoğlu, Cemal Kutay, Emre Aköz, Atilla Yayla, Halil Berktay, Taner Akçam, Cemil Koçak, Mümtazer Türköne, Engin Ardıç, Mustafa Armağan, Abdurrahman Dilipak” isimlerini de paylaşmak isterim.

Dr Panayiotis Diamadis ve Vicken Babkenian, her ikisi de Avustralya Ulusal Ermeni Komitesi ile yakın ilişkide olup, sözde soykırımları kanıtlamak için vazifelendirilmiş şahıslardır.

Bu durumda bizlerin yapacağı ilk şey, tepki vermek ve Türklere yapılan bu hakarete sessiz kalmamaktır.

Australian Turkish Mutual Alliance (ATMA) Derneği İnternet’de bir imza kampanyası başlattı. Lütfen duyarlı siz okurlarımızın bu imza kampanyasına katılmasını rica ediyorum. Toplanan imzalar NSW Eyalet Parlamentosunda bu karara oy kullanan tüm milletvekillerine yine ATMA’nın hazırladığı bir mektupla yollanacak. Ne kadar çok imza toplarsak o kadar iyi olur. Sadece Türk toplumundan değil, Azeri, Irak ve diğer ülkeler asıllı tüm Türkleri, hatta Avustralyalıları da haberdar edin. Bu konu sadece Türkleri ilgilendirmiyor, Avustralya’da yaşayan tüm etnik kökenli insanları ilgilendiriyor. Bu husus tüm Avustralyalıları ilgilendiriyor. Alınan bu yanlış ve usulsüz karar huzur içinde yaşayan çok kültürlü Avustralya toplumu içinde ayrımcılık ve bölücülük başlatıp, ahengimizi bozacaktır. Buna hiç bir duyarlı Avustralya vatandaşı müsaade etmemelidir.

İmza kampanyası İnternet Adresi

http://www.change.org/en-AU/organisations/australian_turkish_mutual_alliance

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale  Hürriyet Avustralya Gazetesi 20. Sayısında 14 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

2013 Mayıs 9 – NSW EYALET PARLAMENTOSU MECLİSİNE AÇIK ŞİKAYET

9 Mayıs 2013 Perşembe

NSW EYALET PARLAMENTOSU MECLİSİNE AÇIK ŞİKAYET

NSW Eyaleti Meclis Üyeleri Yasama İdari Kurulu (NSW Legislative Council) üyesi Fred Nile 1 Mayıs 2013 Çarşamba günü eyalet parlamentosu toplantısında sözde Ermeni, Yunan ve Asuri soykırımı hakkında bir kınama önergesi verip, eyalet parlamentosunun bu sözde soykırımı kabul edip kınamalarını sağladı.

Bu söz konusu karar tarihi gerçeklerle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır.

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi, NSW Eyalet Parlamentosunun aldığı bu kararı şiddetle kınıyor ve reddediyor.

Milletvekili Fred Nile ülkemiz Avustralya adına çok büyük bir yanlış yaptınız. Belki seçim bölgenizde birkaç oy ve büyük alkış aldınız ama unutmayın Avustralya 100’den fazla etnik guruptan oluşmaktadır. Birçok etnik kökenden gelen biz Avustralyalılar ve yeni nesillerimiz arasında bölücülük ve ayrımcılık çıkaracak girişimlerde bulunmanızdan tüm Avustralyalılar zarar görecektir.

Sözde soykırım önergesini sunmadan önce yaptığınız ön çalışma ve kullandığınız bilgilerin tarafsız olup olmadığını araştırmadığınız ve Türk Devleti yada Avustralya’daki Türk kuruluşları kaynaklarından faydalanmadığınızda belli.

Milletvekili Fred Nile’ın sözde soykırım hakkında bilgilerine başvurduğu kişilerin, ne denli tek taraflı, yanıltıcı ve düzmece bilgiler verdikleri, Avustralya Türk toplumu üyeleri tarafından hazırlanmış bir internet sitesinde açıkça sunulmaktadır. Başta Fred Nile ve tüm ilgilileri bu web sitesindeki analizleri okumalarını rica ederiz.

http://armeniangenocidelies.com/category/prof-colin-tatz-panayiotis-diamadis-vicken-babkenian/

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi, uydurularak üretilen sözde soykırım iddiaların; NSW eyalet parlamentosunun çok az sayıda milletvekilinin katıldığı oturum gününün çok geç saatlerinde bir oldu bitti ye getirilerek alınan kararın, Türkiye ve Avustralya devletleri arasındaki kuvvetli ilişkilere bir zarar vermemesini umar.

Avustralya Atatürk Kültür Merkezi

Yönetim Kurulu

2013 Mayıs 1 – TÜRK DEVLETİNE YENİ ERMENİ SALDIRILSI

AAKM Makale - Hürriyet - ÖmerCan Banner 2013.v2 Small

TÜRK DEVLETİNE YENİ ERMENİ SALDIRILSI

Avustralya’daki biz Türkleri çok yakından ilgilendiren üzücü bir gelişmede NSW parlamentosun dan geldi. NSW Legislative Council (NSW Eyaleti Meclis Üyeleri Yasama İdari Kurulu) üyesi Fred Nile 1 Mayıs 2013 Çarşamba günü eyalet parlamentosu toplantısında sözde Ermeni, Yunan ve Asurlu soykırımı hakkında bir kınama önergesi verip, eyalet parlamentosunu bu sözde soykırımı kabul edip kınamalarını sağlamıştır. 78 yaşında olan Fred Nile belli ki bir takım Türk düşmanları ile işbirliğinde ve aleyhimizde hiçbir uluslararası mahkemede kararı olmayıp, sahte delillerle dolu suçlamadan ibaret olan bu sözde soykırımları politik bir araç olarak kullanarak, Eylül 2013 seçimlerine hazırlık yapıyor.

Fred Nile’in konuşmasından anlaşıldığına göre, Türkiye aleyhine çalışan Tarihçi Profesör Taner Akçam ve Avustralyalı Ermeni Dr Diamadis ve bağımsız çalışan araştırmacı Vicken Babkenian ile Directors of the Australian Institute for Holocaust and Genocide Studies kurumun dan aldığı bilgilere dayanarak NSW parlamentosuna bu önergeyi getirmiş, sözde soykırımı onaylatmayı başarmış.

Fred Nile konuşmasını ve kınama önergesini, sözde soykırımları elde ettiği kaynaklara dayanarak, gerçekten olmuş olarak kabul ettiği ve hatta, esir düşen ANZAC askerlerinin hatıralarına bile dayandırdığını ifade ediyor. Bütün bunlar tartışılacak konular. NSW parlamentosuna ilk önerge 5 Mayıs 1998 yılında verilmiş. Bu güne kadar sahte araştırmalar ve uyduruk arşivlerle iddialarını doğru çıkarmaya çalışanlar bu emellerine sinsi ve yavaşça ulaşma yolundalar. Bu çabaları ve faaliyetlerinin de bitmeyeceğini hepimizde biliyoruz.

Siz okuyucularımızı tüm sözde Ermeni soykırımı iddialarının çürütüldüğü çok önemli bir İnternet sitesini referans olarak vermek istiyorum. Avustralya’da yetişmiş zeki, çalışkan, başarılı ve enerji dolu bir genç Türk’ün hazırladığı bu İnternet sitesinde İngilizce tüm iddialar çürütülüp, bu alanda çalışanların, gerçekleri nasıl saptırıp, para ve koltuk karşılığında nasıl Türk Devletine saldırdıkları açık açık gösterilmekte ve Türkiye’nin savunması yapılmaktadır.

Yukarıda adı geçen Vicken Babkenian hakkındaki yazıyı ve diğer bir çoğunu aşağıdaki İnternet sitesinde bulabilirsiniz.

http://armeniangenocidelies.com/tag/vicken-babkenian/

İlgilenen okuyucularımız için kendi hazırladığım başka bir İnternet sayfasından, sözde soykırım hakkında kullanmak için İngilizce çeşitli belgelerin içerildiği web sayfasını da sizlerle paylaşmak istiyorum.

http://www.turk.org.au/welcome/welcome-tr/ermeni-sorunu/

NSW Parlamentosu Karar Metni ve Fred Nile’in konuşma metninin bulunduğu web sayfasının adresi,

http://www.turk.org.au/english/2013-05-01-nsw-parlliment/

Bu husus burada kalmayacaktır. Gerekli girişimler toplumumuzun duyarlı, profesyonel ve hazırlıklı bireyleri tarafından yapılmıştır ve takip edilecektir. Benimde içerisinde olduğum İngilizcesi kuvvetli ve yüksek tahsillerini Avustralya tamamlamış bir gurup Türk evlatları bu konuyu gerekli makamlarla görüşecektir ve elimizden geleni yapacağız. Avustralya’daki Türk toplumunun eksiği, bizleri temsil eden ne bir eyalet ne de federal bir milletvekilimizin olmamasıdır. Avustralya’nın politik yapısında Türklerin bir temsilcisi olsa idi işimiz daha iyi olur, olan bu gibi olaylara karşı gerekenler yapılabilirdi. Yeni yetişen nesillerin bu konuda duyarlı olmaları ve iki milli kimlikli vatandaşlar olarak böyle aşağılık davranışlara hiç kimsenin teşebbüs etmesine müsaade etmemelilerdir. İleriki yazılarımda gelişmeler hakkında sizleri haberdar edeceğim.

 

Haber:

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu haber Avustralya Hürriyet Gazetesi 19. Sayısında 7 Mayıs 2013 tarihinde yayınlanmıştır.