2013 Şubat 13 – MİLLİYETÇİLİK

AAKM-Logo-Layered-Transparent-Turkish-Hurriyet

MİLLİYETÇİLİK

Bu hafta sonu bir duygu seli oldu geçti.

Cumartesi günü, NSW Türk Eğitim ve Kültür Derneği’nin Lidcombe’deki okulunda küçük kızımı değerli öğretmenimiz Fatma Yücel hanımın sevgi dolu kollarına bıraktım. Fatma Hanım bu kutsal görevine, tüm çocukları sıraya geçirdikten sonra yeni başlayan öğrencilerine nasıl saygı duruşuna geçileceğini ve rahat ol konumunda duracaklarını göstererek başladı. İki güzel çocuğumuz şanlı bayrağımızı birer ucundan tutarken, bir diğeri Atamızın çerçeveli resmini taşıyordu. Tüm ebeveynler ve öğrenciler, saygı duruşunda hep beraber önce İstiklal Marşımızı söyledik. Her zaman olduğu gibi derin anlamlı bu milli ifademizi, gurur duyarak okudum. Ardından her biri birer melek olan yavrucakların öğrenci andını içerken gözlerindeki heyecan ve mutluluğa şahit oldum.

Kendi öğrenciliğim aklıma geldi. Ben temel eğitimimi Türkiye’de bitirdim. Disiplinin, saygının, düzenin, vefakarlığın, doğruluğun, dürüstlüğün, çalışkanlığın ve daha nice ana temel konuların, taze beyinlere böyle çok manalı ve etkili bir törenle; nasıl bu genç dimağlara işlendiğinin tekrar farkına vardım. Eğer bugün ben bir Türk olarak kendimden gurur duyuyorsam, içimde yüksek yurtseverlik duygusu varsa, işte bunu temel eğitimin veriliş biçimine borçluyum. İstiklal Marşımızı okuyup, sabahları öğrenci andı içmeye borçluyum, Cumhuriyet tarihini öğrenmiş olmama borçluyum. Vatanseverliğin şuur altına yerleştirilmesine borçluyum. Bugün bunun aksini iddia edenler var. Kanun değişikliği yapıp milli eğitim ilkokulları dışında bu önemli kavramların öğrencilere verilmesini engelleyerek, belki de ileride ilkokullardan bile kaldırarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek yeni nesillerinin vatanseverlik duygularını yeteri kadar elde edememeleri için çalışanlar var.

Üzüldüğüm bir haber de aldım bu hafta sonu. Okumaya Cumartesi günü fırsatım olduğu Yeni Vatan Gazetesinin Sizin Köşeniz’de, Halit Şindi beyefendinin verdiği bilgiye göre, eski Şule Koleji Türk Bayrağını ve Atatürk’ün resmini yerinden kaldırmış. Eğer bir yanlış anlama yoksa, kaldırılış sebebi geçici değilse, bu yapılan çok büyük bir saygısızlıktır, riyakarlıktır. Umarım işin aslı böyle değildir ve okul müdürü ve yönetim kurulu bir açıklama yaparak Avustralya Türk toplumunu bu konuda aydınlatırlar.

Geçen hafta gazetemizde çıkan Zülfü Livaneli’nin “Milliyetçilik ve yurtseverlik kavramları” adlı yazısında; Milliyetçiliğin günümüz kavramında yurtseverlik olarak yorumlanmasının önemini vurgulaması bence de çok önemli bir konu. Milliyetçilik “Kişinin içinde yaşadığı toplumu sevmesi, onunla gurur duyması, onun yükselmesi ve ilerlemesi için her türlü fedakarlığı yapmasıdır.” Bu da Avustralya’da yaşayan bizlerin; her iki ulusun, değerlerini, kimliğini ve kültürlerini iyi anlayarak, milliyetçilik yapması gerektiğini ve işimizin iki katı fazla olduğunu gösterir. Sınırları içinde yaşadığımız ve ikinci vatanımız dediğimiz Avustralya’nın bayrağını ve Kraliçe Elizabeth’in resminin yanın da şanı ve şerefi ile yerini almış ana vatanımızın güzelim bayrağının ve ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün resminin kaldırılması kabul edilemeyecek bir davranıştır.

Milliyetçilik ırkçılık değildir. Özellikle içinde bulunduğumuz politik ortamda, millet ve milliyet kelimelerinin farkları yokmuş gibi, amacından saptırarak kullanılmaları, çok vahimdir, çok yıkıcıdır. Millet kelimesini bir ırka yada bir ideolojiye uyarlayarak kullanmak, halkı bölücülüğe sürer. Zararı çok büyük olup iç savaş bile çıkarabilir. Türk Milleti demekle ırkı, aslı, kültürü, inanışları ayrı olan insanları içerisine alan bir ulusu meydana getiren, onu ulus olarak anlayan bir kavram olarak kabul etmek bence en doğrusudur. Türkiye’nin bir çok sorununa ulusalcılıkla çözüm getirilebilir. Bu da Türkiye sınırları içinde yaşayan her vatandaşın Türk Milleti üst kimliği ile kendini tanımlamasından geçer. Türk, Türkmen yada Kürtlerin üst kimliğini Türk Milleti olduğunu kabul etmesi ile başlar. Yoksa bu kardeşin kardeş kanı dökmesi durdurulamaz.

Türkiye içinde ve dışında yaşayan Türk vatandaşının burada açıklamaya çalıştığım millet kavramını gerçekten anlaması ve özden benimsemesi çok önemlidir. MİLLET OLMAZSA, DEVLET DE OLMAZ, VATANDAŞLIKTA.

Milliyetçilik, Türk İnkılâbının bir temel prensibi olduğu kadar, Türk milletinin kaderini tayin eden bir temel ilke, yüce ülkü, milleti huzur ve refaha yönelten bir bağdır. Atatürk “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.” diyerek halk ile millet terimlerinin birbiri içinde kaynaşmış ve bir bütün teşkil etmiş olduğunu açıkça ifade etmiştir. Atatürk milletimizin bütün kesimini halk olarak kabul etmiştir. Halkçılık ilkesi ve Milliyetçilik ilkesi kenetlenmiştir. “Tarihsel düzlemde kurulmuş, ortak dil, bölge, ekonomik hayat ve ortak kültürde kendisini gösteren psikolojik yapı temelinde oluşmuş, istikrarlı halk topluluğu.” olarak milliyetçiliği tanımlayan ünlü Rus lideri Stalin, ırk farkının hiçbir şekilde bu tanımda yer almaması gerektiğine güzel bir örnek vermiştir.

Beni çok memnun eden bir olayda, Pazar günü Sydney’deki Avustralya Alevi Kültür Merkezinin düzenlediği Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmam oldu. Çok sevdiğim arkadaşlarımdan Hakan’la çocukları aldık ve festivale katıldık. Şahane bir düzen, bol coşku ve insanlar cıvıl cıvıl. Resmi protokol, Konsolosumuz Emin Akseki, Barbara Perry ve daha nice değerli insanlar. Çocuklar için atlı karıncalarında olduğu bir panayır, büyük bir çadırın altında dönerler, gözlemeler, tatlılar ve daha neler neler. Canlı müzik, dans ve spor performansları. Ahım şahım bir kültürel faaliyet, yöneticiler ve görevliler her yerde, güler yüzlü ve ikram kâr. İki büyük dev çadırın altında gölgede sandalyeler, insanlar oturmuş büyük bir sahnedeki programı seyrediyorlar.

Benim küçük kız “Baba neden bu kadar insan burada? Ne oluyor?” diye sordu. “Türk Festivali kızım.” dedim. “Türklüğümüzü ve kültürümüzü kutluyoruz. Bu şenlikler Türkiye’deki bir çok kültürden bir tanesinin şenliği. Biz Alevi değiliz ama, katılmamızda hiç bir sakınca yok. Güzelliklerin, sevginin ve saygının, öncelikle Allah’a inancın kutlandığı bir şenlik bu. Bak insanlar sevgi dolu, hayat dolu. Üç hafta sonra bir tane daha var ona da gideriz, ne dersin?

Burada önemli olan, kızıma daha bu küçük yaşında tüm kültürlere, inançlara ve ırklara saygılı olmasını öğretmek. Bir Türkiye Milliyetçisi olarak çocuklarıma örnek olmak. Saygı olan yerde sevgi de olur, içten gelen karşılıklı saygı, sonsuz sevgi de getirir. Türkiye’nin her yanından gelen elvan çeşit canların kültür ve inançlarını pekiştirdiği ve bunu tüm Türk Halkı ile paylaştığı için ne mutlu bize. Diğer bir arkadaşım Bülent’de Avustralyalı bir yazar arkadaşını davet etmiş. Bu güzel günde Avustralya halkından insanlarında bizlerle beraber olması ne kadar güzel. Şenlikleri düzenleyen, vazife yapan Alevi Kültür Merkezine ve tüm katılanlara, içten teşekkürlerimi sunarım. Katılamayanların gelecek sene yapılacak şenliğe katılmalarını tavsiye ederim.

Atatürk’ün ilkeleri ve devrimleri hakkında, özellikle milliyetçilik ilkesi için bilgilerini tazelemek isteyen veya güvenilir bir İnternet kaynağına ihtiyacı olan okuyucularımız; Avustralya Atatürk Kültür Merkezi internet sitesinden http://www.ataturk.org.au/ataturk/ataturkun-ilkeleri/ adresinden yararlanabilirler.

 

Saygılarla,

Ömer Can Şirikçi

omercan.sirikci@ataturk.org.au

AAKM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bu Makale Avustralya Hürriyet Gazetesi 7. Sayısında 13 Şubat 2013 tarihinde yayınlanmıştır.

Leave a Reply