29 Nisan 2015 – Ali Ulutaş – Dostlara Yeniden Merhaba
21 Nisan 2015 günü ameliyat olmuştum. Şimdi evde ve iyileşmeye doğru giderken 24 Nisan geldi geçti. Avustralya açısından Gelibolu uluslaşmanın başlangıcı kabul edildiğinden, her yıl daha bir duyarlılıkla ANZAK Gününe sahip çıkıyorlar. Türkiye açısından da Çanakkale savaşları ulusal kurtuluş savaşının aslında başlangıcıdır. Bazı kendini bilmez, utanmaz arsızlar çıkıp ordaki bölüklerdeki eratın etnik kimlikleri üzerinden siyaset yapmaya çalışıyorlar. Bu tür yaklaşımlar en başta Çanakkale’de şehit olanların anılarına karşı yapılabilecek en büyük terbiyesizlik, saygısızlıktır. Askerlik yapanlar bilirler. Askeri birliklerde her yöreden erat bulunur. Bazı yörelerde yoğun, bazı yörelerde az yoğunluk görülür. Çanakkale’de de böyle olmuştur. Diyelimki bugün kü iller idaresi bazında bir ilde Çanakkale’de ölen olmamıştır. O zaman o ili suçlamak mı lazım? Oradaki askere alınmış erat da başka bir yurt parçasına gönderilmiştir. Ülkesi ve ulusunun kurtuluşu için can verenlere sadece minnet ve saygı duyulur.
Bir de her ulus ulusal kurtuluşlarını her yıl daha görkemli ve coşkulu anarak kendilerini dünyaya daha iyi tanıtma ve yetişen genç kuşaklarına ulusal bilinci aşılama aracı haline getiriyorlarken, Türkiye’mizde adım adım ulusal bayramlar ve ulusal bilinç tırpanlanarak yok edilmeye çalışılıyor. Bu aslında bir Emperyal projenin gereğidir. Ancak bu proje Anadolu’ya ekilen Kuvva-yı Milliye ruhuna çarpmış ve iflas etmiş durumdadır. Seçimlerde bu uygulamaların uygulayıcısı durumundaki; yani bayrağı indirenler “filanlar gücenmesin” diye müdahale etmiyenlere, devlet dairelerinde T.C. Kimlik ibarelerini indirme denemesini yapanlara 23 Nisan, 10 Kasım, 30 Ağustos ve 29 Ekim lere kıytırık bahanelerle katılmayan, siyasilere hala oy verenler kendi geçmişlerine, cephelerde canlarını veren Atalarına ihanet ettiklerini biliyorlar mı? Oturup günlük ucuz propagandaların yerine ejdatlarının kanlarına yabancı askerlerin Irak’ta, Libya’da, Suriye’de olduğu gibi zevk araçları olmalarını canlarını vererek kurtaran atalarını düşünsünler. Bunu düşünmeyip hala o zihniyetlere oy verenlerden vatana, ulusa, insanlığa bir iyiliği gelmez.
Bir de Birinci Dünya Harbi’nin bitiminde Osmanlı Devleti’nin enkazını bölüşmek için ülkedeki etnik kimlikler kaşındı. Türlü vaatlerle önce isyan ettirip, asırlardır birlikte yaşadıkları halkı kırdıranlar Mustafa Kemal Atatürk ve inançlı silah arkadaşlarının çelik iradelerine çarpınca kışkırttıklarını ortada bırakıp geri çekildiler. Ortada kalanları bastırma hareketlerinde hayli kanın dökülmesine sebep oldular. Bu etnik gruplardan önce Ermeni’ler sınandı. Başarılı olunmayınca, Kürt isyanları başlatıldı. Tümü iflas edince, uzun bir müddet unutup gittiler. Şimdilerde bu konularda basiretsiz yönetimleri görünce yeniden o acımasız Emperyal hayallerinin peşine düşmüşler, soykırım yalanıyla ortalığı yaygaraya vermeye çalışmaktadırlar. Bu da Kuvva-yı Milliye suratlarına çarptırılmaktadır. Yakında bu konu da tarihin derin sayfalarında kayıp olacaktır.
Bir de kendilerine biz artık bir etnik gurubun değil Türkiye Partisiyiz diyen Bay Demirtaş atalarının ezilen, atalarının kemiklerini sızlatırcasına soykırım yalanına sarılarak uluslar arası emperyal güçlerin gözüne girmeye çalışmakta iken öbür yüzü ile sosyalist geçinmektedir. Hiç bir bilinçli Solcu soykırım yalanına inanmaz, onu tarihi belgelerle mahkum eder. O yalana ancak ulusal bilinçten yoksun, ejdatlarının Ermeni çeteleri ve onları besleyen emperyal güçlerden çektiklerine ihanet etmektedirler. Herkes aklını başına alsın, bu gibi konularda küçük ve asılsız propagandaların peşine düşmesin. Bu ulus bunu da dün olduğu gibi, bugün, yarın da çiğneyip geçecektir.
Saygılarımla
Ali Ulutaş
29 Nisan 2015
Comments are Closed