Ekonomi

  • Türkiye’nin ilk ve önde gelen fikri politik değildir, ekonomiktir. Biz tüketimde olduğu kadar üretimde de dünyanın bir parçası olmayı arzu ediyoruz.
  • Türk köylüsünü “efendi” yerine getirmedikçe memleket ve millet yükselemez.
  • Memleket üretiminin artması, çeşitlendirilmesi için olduğu kadar herkes gibi köylünün de refah içinde yaşamasını temin için bir ( tesis kredisine ) ihtiyaç vardır. Bu görüş, büyük çiftlik ve arazi işletenlere ait olmayıp daha çok küçük çiftçileri ilgilendirir. Varlığından büyük iş tutarak büyük kâr yapmak için herşeyi borçla sağlamanın yolunu bulanlar genellikle üzücü sonuçlarla karşılaşmışlardır. Bu gibilere gerçek varlık ve ihtiyaçlarından daha çok kredi açmak ve böylece onları kötü neticelerle karşılaşmaya teşvik etmek uygun değildir.
  • Söz konusu tesis kredisinin köylüye nakit olarak verilmesinin uygun olmayacağı şüphesizdir. Bu amaçla ayrılacak para ile bağ ve meyva fidanlıklarının kurulması, yerli pulluk ve tezgah atelyeleri ve tohum ve hayvan ıslahı müesseseleri kurulması ve nihayet buralarda dağıtılacak maddelerin fiyatlandırılarak uzun vadelerle toplanması tercih edilir.
  • Memleket ürünlerinin pazarlanmasını yapmak büyük bir ekonomik işimizdir.
  • Bir taraftan kredi kooperatifleri ile üretimi kolaylaştırır ve maliyet fiyatlarımızı düşürürken diğer taraftan satış fiyatını artırmak lazımdır ki, üreticilerin emeği ziyan olmasın. Satış tedbirleri, birçok aracının elde ettiği kârın mümkün olduğunca fazlasının çiftçiye kalmasını sağlamaktan başka mallarımızın standardizasyonu, ambalajını, kalite kontrol mücadelesini, kendiliğinden sağlayacaktır. Bundan başka ürün, alıcının istediği zaman teklif edeceği fiyatla değil, en uygun zamanında tüketici piyasalara arzedilmek suretiyle değer fiyatına satılacaktır.
  • Mali kanunlar ne kadar mükemmel yapılırsa yapılsın bunları eksiksiz anlatmak ve devletin ve yükümlünün haklarını takdir eden bir zihniyetle uygulamak için yetenekli defterdar ve mal memuru yetiştirmek meselesi vatanın mali geleceği açısından alınacak tedbirlerin başında düşünülmelidir.
  • Genel gelir ve masrafların toplamları üzerinde üç aşağı beş yukarı değişiklik yapmak da bu meseleyi halletmeye yeterli görülmüyor. Bu görünüşle bütçemiz hareketsizlik ve sıkışıklık manzarası arzediyor. Nihayet birçok devlet işlerimiz de bu sıkışıklık içinde tıkanmış gibidir. Ertelenmesi mümkün olmayan bu işlere canlılık kazandırmak lazımdır. Siyasi olarak kurtulmuş bir halkın, yaşayış ve geleceğe gidiş hareketinde, ümitlerini beslemek ve kendi kudretine güven hislerini kuvvetlendirmek için, ona canlı bir akımın içinde yaşadığı hissini vermek lazımdır. Bunu yapamazsak parti birliği, hükümet kuvveti, sabretme öğütleri ve nihayet vaad ( ümit ) verici telkinlerle daha birkaç yıl, mesela bir meclis devresi, kazanmak mümkün olabilir. Fakat sağlık, sosyal yardım, milli eğitim ve işletme ve nihayet ekonomik faaliyet gibi maddi gelişme ve fiili sonuçlar getiren ve zamanla herşeyin olacağı kanaatini kuvvetlendiren uygulamaya bu günden fazla hissedilir bir canlılık vermek zorunluluğu karşısında olduğumuzu görüyorum. İleriyi karanlık gören kötümser zihniyetin birgün memlekete yayılma tehlikesini ancak bu şekilde önleyebiliriz.
  • Memleketin mali durumu, düzen, emniyet ve disiplin üzerine kuruludur.
  • Memleketimizi medeniyetin gerektirdiği dereceye bir an önce yükseltmek için, yalnız milli sermaye yeterli olmaz. Yabancı sermayeye ve uzmanlığına da ihtiyacımız vardır. Bu noktada da bir milliyetçilikten çıkıyoruz, daha geniş milliyetçi oluyoruz.
  • Benliğimize, varlığımıza hiçbir zarar vermeksizin, dış sermaye memleketimize girebilir.
  • Milli paranın kudretini ve milletin milletlerarası buhrana karşı yüksek varlığının esaslarını korumak başlıca gayemizdir.
  • Kurtuluş ve bağımsızlık için yaptığımız savaşı tamamlamak ve Tanrı’nın milletimize doğuştan verdiği yetenek ve kabiliyeti en yüksek derecede geliştirmek ve memleketimize bağışladığı bütün kuvvet ve servet kaynaklarından en iyi biçimde faydalanarak zayıflığımızın sebeplerini yok etmek için bundan böyle hiçbir fırsat ve zamanı ziyan etmeyerek çalışmaya mecburuz. Ancak bu çalışma yıllarca tkip edilecek ve uygulanacak bir programa dayalı olmazsa başarısızlığa mahkûmdur. ( 1922 )
  • Herşeyden önce hayat ve bağımsızlığımızı sağlamaktan ibaret olan milli amacımıza erişmekten başka birşey düşünemeyiz. Bundan dolayı, bizce önemli olan nokta mali gücümüzün buna yeterli olup olmayacağıdır. ( 1922 )
  • Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete hakkı olan ve daha layık olan köylüdür. ( 1922 )
  • Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışmasını, çağdaş ekonomik önlemlerle en yüksek düzeye çıkarmalıyız. Köylünün çalışması sonunda elde edeceği emek karşılığını, onun kendi menfaatine olmak üzere yükseltmek, ekonomi politikamızın temel ruhudur. Bu nedenle; bir yandan çiftçinin çalışmasını arttıracak, daha yararlı duruma getirecek bilgilerin, teknik araç ve gereçlerin kullanılması ve yaygınlaşmasına çalışırken, diğer yandan, onun emeğinin sonuçlarından en iyi şekilde yararlanmasını sağlayacak ekonomik önlemleri ortaya koymaya çalışmak lazımdır. ( 1922 )
  • Bugünkü mücadelelerimizin amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünlüğü ise ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayati kuruluşlarında bağımsızlık felç olur. Çünkü her devlet organı ancak mali kuvvetle yaşar. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart, bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve denk olmasıdır. Bundan ötürü; devlet bünyesini yaşatmak için dışarıya başvurmaksızın memleketin gelir kaynaklarıyla idareyi sağlama çare ve tedbirlerini bulmak lazımdır ve bu mümkündür… Azami tasarruf milli prensibimiz olmalıdır. ( 1922 )
  • Gerek tarım ve gerek memleket servetimizin genel sağlığı bakımından önemi muhakkak olan ormanlarımızı da modern tedbirlerle iyi halde bulundurmak, genişletmek ve en büyük yararı sağlamak esas prensiplerimizden biridir. ( 1922 )
  • Memleketimiz ekonomik teşkilat ve çevre itibarıyla kuvvetli bir halde bulunmuyordu. Kişilerin ekonomik güçleri de serbest rekabete dayanabilecek dereceye ulaşamamıştı. Tanzimat’ın açtıı serbest ticari devri Avrupa rekabetine karşı kendisini savunamayan ekonomimizi bir de ekonomik kapitülasyon zincirleriyle bağladı. Teşkilat ve kişisel kıymet açılarından ekonomi sahasında bizden çok kuvvetli olanlar memleketimizde, bir de fazla olarak, ayrıcalıklı durumda bulunuyorlardı. Kazanç vergisi vermiyorlardı. Gümrüklerimizi ellerinde tutuyorlardı. İstedikleri zaman istedikleri eşyayı, istedikleri şartlarla memleketimize sokuyorlardı. Bütün ekonomik sahalarımıza bu sayede mutlak egemen olmuşlardı…
  • Ekonomi politikamızın önemli amaçlarından biri de; toplumun genel çıkarlarını doğrudan doğruya ilgilendirecek ekonomik kuruluş ve teşebbüsleri mali ve teknik gücümüzün elverdiği oranda devletleştirmedir.
  • Topraklarımızın altında işlenmeden duran maden hazinelerini az zamanda işleterek, milletimizin yararına açık bulundurabilmek de ancak bu usül sayesinde mümkündür. Bununla beraber; sırf ekonomik kullanma maksadıyla gerek madenlerimizde ve gerek diğer ekonomik hususlarda bayındırlık işlerimizde kullanılmak istenilen sermayenin sahiplerine hükümetimizce her türlü kolaylığın gösterileceği şüphesizdir. Bu sermayelerin kanunlarımıza bağlı olması da doğaldır… Bundan sonra da genel ekonomik faaliyetlerimizin ekonomi politikamızı ayrıntılı açıklamış ve tespit etmiş olduğum bu görüş çerçevesinde, bir plan dahilinde, düzenli olarak yönlendirilmesine Bakanlar Kurulumuzun bütün gayretini adayacağı beklenir. ( 1922 )
  • Memleketimizin ekonomik kaynakları bütün dünyanın hırslarını çekecek verim ve zenginliğe sahiptir. Halkımızın çiftçi olması, topraklarımızın dünyanın en bereketli topraklarından bulunması, maddi hayat için hiçbir endişeye yer bırakmamaktadır. ( 1922 )
  • Hükümetimizin her medeni devlet gibi dış borçlanmalar yapmasına lüzum vardır. Şu kadar ki, borç alınan yabancı paralarını… ödemeye mecbur değilmişiz gibi, amaçsız israf ve tüketim ile borçlarımızın yükünü arttırarak mali bağımsızlığımızı tehlikeye düşürmeye kesin şekilde karşıyız. Biz memlekette, bayıdırlığı, üretimi ve halkın refahını temin edecek, gelir kaynaklarımızı geliştirecek verimli borçlanmalara taraftarız. ( 1922 )
  • Ekonomik hayatın faaliyet ve canlılığı, ancak ulaştırma vasıtalarının, yolların, trenlerin, limanların durumu ve derecesiyle orantılıdır. ( 1922 )
  • Tarih, milletlerin yükselme ve gerileme sebeplerini araken birçok siyasi, askeri, toplumsal sebepler bulmakta ve saymaktadır. Şüphe yok, bütün bu sebepler, toplumsal olaylarda etkindirler. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla, yükselişiyle, gerilemesiyle ilgili ve bağlantılı olan, milletin ekonomisidir. Tarihin ve tecrübenin tespit ettiği bu gerçek, bizim milli hayatımızda ve milli tarihimizde de tamamen meydana çıkmıştır. Gerçekten Türk tarihi incelenirse bütün yükselme ve gerileme sebeplerinin bir ekonomi meselesinden başka bir şey olmadığı anlaşılır. Tarihimizi dolduran bunca başarılar, zaferler veyahut mağlubiyetler, çöküşler ve felaketler, bunların hepsi; meydana geldikleri devirlerdeki ekonomik durumumuzla ilgili ve bağlantılıdır. Yeni Türkiyemizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için, mutlaka ekonomimize birince derecede önem vermek mecburiyetindeyiz. Çünkü zamanımız tamamen ekonomi devresinden başka birşey değildir. ( 1923 )
  • Bütün dünyada olduğu gibi memleketimizde de en başta bulunan önemli işimiz ekonomidir. Bu işte en yüksek başarıyı sağlamaya çalışmak çok önemlidir, gereklidir. Bunun için bu işte bütün devlet teşkilatının, bütün yurttaşların ve hepimizin ciddi duygularla ilgili olmamız gereği doğladır. Yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün esasları, bütün programları ekonomik programlarından çıkmalıdır. ( 1923 )
  • Türkiyemizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için, mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz… Fakat itiraf etmeye mecburuz ki, ekonomimize gerektiği kadar önem vermemiş bulunuyoruz. Bir milletin doğrudan doğruya yaşamın gerektirdikleri ile uğraşamaması, o milletin yaşadığı devirler ve devirleri tespit eden tarih ile çok ilgilidir. Bu nedenle biz de eğer uğraşamamış isek, gerçek sebepleri geçirdiğimiz devirlerde ve özellikle tarihimizde arayabiliriz. Fakat böyle bir inceleme yaptığımız zaman, maalesef itirafa mecburuz ki, biz henüz şimdiye kadar gerçek, ilmî, müspet anlamı ile milli bir devir yaşayamadık. Bu nedenle milli bir tarihe sahip olamadık. ( 1923 )
  • Ekonomi demek, herşey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Tarım demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, herşey demektir. ( 1923 )
  • Hayat demek ekonomi demektir. Yaşayabilmek için mutlaka tutumlu olmalı. ( 1923 )
  • Başarılı olabilmek için gerçekten memleketin ve milletin ihtiyacına uygun ana program üzerinde bütün milletin beraberce ve uyum içinde çalışması lazımdır… Milli Eğitim programlarımız gibi, devlet daireleri için düşünülecek programlar bile, ekonomik programlara dayanmaktan kendilerini kurtaramazlar. ( 1923 )
  • Yaşamak için güçlü bir devlet ve herşeyi yapabilmek için esas ekonomi olunca, bütün görüşlerimizi, bütün çalışmalarımızı bunda mutlaka başarılı olmakta toplamalıyız. Her çalışma kolunu bu esas noktaya dayandırmlalıyız. Mesela Milli Eğitim programımız ne olacaktır? Milli Eğitim Programımız bu olacaktır ki, onu takip eden insanlar iyi çiftçi, kunduracı, fabrikatör, tüccar olacak, iyi uygulayıcı kişi, faydalı kişi, verimli kişi olacak, bunları öğreten programların, bunları öğreten memleketlerin ve kurumların tamamı Milli Eğitim olacaktır. ( 1923 )
  • Yeni Türkiye Devleti temellerini süngü ile değil, süngünün de dayandığı ekonomi ile kurtaracaktır… Yeni Türkiye Devleti bir ekonomi devleti olacaktır. ( 1923 )
  • Çalışmaya mecbur olduğumuz hususlardan en önemlisi ekonomidir. Çünkü millet yoksul kaldıkça hiçbir şey yapamaz. İlk önce zengin olmalıdır. Çünkü herşeyi yapan paradır. Öncelikle ekonomiye önem vermek lazımdır. Millete verimli ve yararlı elemanlar yetiştirmek ekonominin zorunluluklarındandır. Bunun için de Milli Eğitime birinci öncelliği vereceğiz. Ekonomide faydalı olabilmek için teoriler ve kavramlar ile vakit geçiştirecek zamanımız kalmamıştır. Bir millet ne kadar gelişmiş ve ilerlemiş olursa olsun, yol gösterilmeye, aydınlatılmaya muhtaçtır. Bundan kaçınmak olamaz. Bu yol gösterme ve aydınlatmanın millet içinde daha çok faal ve teşebbüslerinde başarılı olmuş insanlar tarafından yapılması lazımdır. Geçmişte ve hali hazırda olduğu gibi gelecekte de milletimizi refah ve mutluluğa kavuşturacak yollar için rehberlik etmek milli ve vicdani vazifemizdir. Böyle bir vazifeyi yapabilmek için egemenliğine kıskanç olan bir millet için de, aynı şekilde düşünür ve din düşünürlerinin birleşmesi gereklidir. ( 1923 )
  • Zaferin vasıtası yalnız kılıçtan ibaret kalan bir millet, birgün girdiği yerden kovulur, rezil edilir, sefil ve perişan olur. Öyle milletlerin sefaleti, perişanlığı o kadar büyük ve üzücü olur ki, kendi memleketinde bile mahkûm ve esir bir halde kalabilir. Onun için gerçek fetihler yalnız kılıçla değil sabanla yapılandır. Milletleri vatanlarında bağlamanın, millete istikrar sağlamanın vasıtası sabandır, saban kılıç gibi değildir. O kullandıkça kuvvetlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde, sabanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima mağlup oldu. Tarihin bütün olayları ve hadiseleri hayatın bütün gözlemleri bunu doğruluyor. ( 1923 )
  • Milletimiz çok büyük elemler, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün bunlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık. ( 1923 )
  • Memleketimiz şu iki şeyin memleketidir: Biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştirdik, çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik, çünkü o topraklara göz koyan düşmanlar fazladır… Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız. Fakat bundan sonra asker oluşumuz artık eskisi gibi başkalarının hırsı, şan ve şöhreti, keyfi için değil; yalnız ve yalnız bu aziz topraklarımızı korumak içindir. ( 1923 )
  • Çiftçilerimizin gayretiyle memleketimizin verimli tarlaları birer kalkınma kaynağı olacaktır. Şüphesiz bu kalkınma kaynaklarını dünyadaki düşmanlara karşı savunma için kıymetli bir ordumuz da bulunacaktır. ( 1923 )
  • Bu dakikada dinleyenlerim çiftçilerdir, sanatkarlardır, tüccarlardır ve işçilerdir. Bunların hangisi bir diğerine karşı olabilir. Çiftçinin sanatkara, sanatkarın çiftçiye ve çiftçinin tüccara ve bunların hepsine, birbirine ve işçiye muhtaç olduğunu, kim inkar edebilir?
  • Bugün mevcut fabrikalarımızda ve daha çok olmasını dilediğimiz fabrikalarımızda kendi işçimiz çalışmalıdır. Refah içinde ve memnun olarak çalışmalıdırlar ve bütün bu saydığımız sınıflar aynı zamanda zengin olmalıdır ve hayatın gerçek tadını tadabilmelidir ki, çalışmak için kudret ve kuvvet bulabilsin. Bu nedenle programdan bahsedildiği zaman, âdeta denebilir ki, bütün halk için bir “Çalışma Milli Andı”dır. Ve böyle bir çalışma milli andı durumunda olan program etrafında toplanmaktan meydana gelecek olan ( meslekî ) kuruluşu ise sıradan bir parti gibi düşünmemek lazımdır, ve sonra meydana gelebilecek olan böyle bir kuruluşun şimdiye kadar olduğu gibi milletin azim ve imanı ile ve birlik ve dayanışmasının birbirine yardımcı olamsıyla başarılı olacağı hakkındaki inancım kuvvetlidir ve tamdır. ( 1923 )
  • Tarımın kıymetini, önemini köylüye anlatmak ve gerçekten en çok faydayı sağlayacak faaliyete yöneltmek için ona ilim vermek, ona öğretmek lazımdır. ( 1923 )
  • Ormanlar memleketin çok önemli bir servet kaynağıdır. Tarımla uğraştığımız kadar ormanlarımıza da önem vermeliyiz. ( 1923 )
  • Milli ekonomi yolunda emin olarak ve güvenerek kesin ve köklü adımlar atarken esas programımızın ilham ettiği genel tedbirleri tercih etmek en doğru yoldur. Toplumumuzdaki bütün çeşitli meslek sahiplerini faydalı olacak şekilde bu yolda elele vermiş, omuz omuza dayanmış bir hedefe yürüyen samimi yolcular yapmak, devletin ekonomideki yükünü azaltmak ve başarı zamanını kısaltmak tek çaredir. ( 1923 )
  • Memleketimiz tarım memleketidir. Bu itibarla halkımızın çoğunluğu çiftçidir, hayvan yetiştiricisidir. Bundan dolayı en büyük kuvveti, kudreti bu sahada gösterebiliriz ve bu alanda önemli girişimlerde bulunabiliriz. ( 1923 )
  • Bir devlet ki, kendi vatandaşına koyduğu bir vergiyi yabancılara koyamaz; gümrük işlemlerini, vergilerini ülkenin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten alıkonmuştur ve bir devlet ki, fazla olarak yabancılar ( yabancı uyruklular ) üzeride yargı hakkını uygulamaktan yoksundur; böyle bir devlete elbette bağımsız devlet denilemez. Devletin ve milletin hayatına yapılan müdahaleler yalnız bu kadar değil, daha fazla idi. Doğrudan doğruya milletin hayati ihtiyaçlarından olan, mesela demiryolu yapmak için, fabrika yapmak için, hatta herhangi birşey yapmak için devlet serbest değildi, mutlaka müdahale vardı. Bu nedenle yaşama hakkı kısıtlanan bir devlet bağımsız olabilir mi? Arzettiğim gibi gerçekte devlet bağımsızlığını çoktan kaybetmişti ve Osmanlı ülkesi yabancıların serbest bir sömürgesinden başka birşey değildi ve Osmanlı içindeki Türk Milleti de tamamen esir bir duruma getirilmişti. Bu sonuç arzettiğim gibi, milletin kendi iradesine ve kendi egemenliğine sahip bulunmamasından ve bu irade ve egemenliğin şunun bunun elinde kullanılagelmiş olmasından kaynaklanıyor. O hald kesinlikle diyebiliriz ki, biz milli bir devir yaşamıyorduk ve milli bir tarihe sahip bulunmuyorduk. ( 1923 )
  • Ekonomik alanda düşünürken ve konuşurken sanılmasın ki, biz yabancı sermayeye karşıyız; hayır, bizim memleketimiz geniştir. Çok çalışmaya ve sermayeye ihtiyacımız vardır. Bundan dolayı kanunlarımıza uymak şartıyla yabancı sermayelerine gerekli olan güvenceyi vermeye her zaman hazırız. Arzu edilir ki, yabancı sermaye, çalışmamıza ve sabit servetimize eklensin. Bizim için ve onlar için, faydalı sonuçlar versin. ( 1923 )
  • Yollarımızı çağın, bugünkü ilerlemelerinin gerektirdiği mükemmel bir duruma getirmemiz lazımdır. Ancak bu şekilde memlekette hüküm süren fakirlik ve sefalete çare bulabiliriz. ( 1923 )
  • Paramızı, hayatımızı dış düşmanların etki ve saldırısından kurtarmak, bu memleketin dış düşmanlara esir olmasına müsaade etmemek ne kadar gerekiyorsa, aynı zamanda ve onlardan daha fazla bir uyanıklıkla iç düşmanları, yurt içindeki zararlı kişileri de dikkatle izlemek ve onların her hareketlerini gözden kaçırmamak mecburiyetindeyiz. Biz ancak bu gayretle, bu uyanışla çalışarak başarılı olacağız. Bütün dünya Türkiye’nin saygın varlığına özenecek ve milletimize lâyık ve haketmiş olduğu yüksek yeri verecektir. ( 1923 )
  • Siyasî, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılamazlarsa husule gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. ( 1923 )
  • Kapitülasyonlar, bir devleti mutlaka çökertir. Osmanlı Devleti ile Hindistan Türk ve İslâm imparatorlukları bunun en büyük delilidir. ( 1923 )
  • Muhtelif meslek sahiplerinin menfaatleri diğerlerine karışmış olduğundan, onları sınıflara ayırmak imkânı yoktur ve bütünü halktan ibarettir. ( 1923 )
  • Ben de çiftçi olduğumdan biliyorum, makinesiz tarım olmaz. El emeği güçtür. Birleşiniz. Birliklerle makine alırsınız. Senede yüz dönüm ekeceğinize on misli, yüz misli fazla ekersiniz. Memleketimiz gerçek çiftçi memleketidir. Henüz bu hususa tam halk kazanmış değiliz. Fakat tarım memleketi olacağız. Bu da makine ile olacaktır. ( 1925 )
  • Geniş bir sulama politikasının uygulanmasına başlanabilmesi cidden gerekli görülmektedir. Memleketi yepyeni bir yaratıcılığa kavuşturacak olan sulama işlerinin derin ilgilerinizle gerçekleştirilmesi şüphe götürmez. Tarım ve ormancılıkta yeni tedbirlerle gelişmeye hizmetiniz yerinde olacaktır. ( 1927 )
  • Her Türk çiftçi ailesinin, geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve gelişmesi buna bağlıdır. Bundan fazla olarak büyük araziyi modern araçlarla işletip, vatana fazla üretim temin edilmesini teşvik etmek isteriz. ( 1929 )
  • Çiftçiye arazi vermek de hükümetin devamlı olarak takip etmesi gereken bir konudur. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek memleketin üretimini zenginleştirecek başlıca çarelerdendir. ( 1929 )
  • Ekonominin gelişmesi için başlıca gerekli olan; yollar, demiryolları, limanlar, kara ve deniz ulaşım araçları ve milli varlığın maddi ve siyasi kandamarlarıdır. Refah ve kuvvet vasıtasıdır. ( 1930 )
  • Çiftçilerimizi kredi, üretim kooperatifleri gibi ekonomik kuruluşlara kavuşturmak ve bu kurluşları ilerletmek ve geliştirmek gayedir. Küçük sanat sahibi esnafı zorluk ve zayıflıktan kurtarmak ve onları daha kuvvetli, güvenli bir duruma getirmek için gereken kredi müesseselerini yaratmak düşündüğümüz esaslı noktalardan biridir. ( 1931 )
  • Bugüne kadar ekonomik alanda arzu ettiğimiz derecede büyük başarılar görülmüyorsa, bunu doğal karşılamak lazımdır. Bu, Türk Milleti ekonomik alanda kabiliyetsizdir demek değildir. Bunu belki diyenler vardır. Fakat bunlar Türk Milleti’nin gerçek tarihini bilmeyenler ve onu gerçek değeriyle tanımamış olanlardır.
  • Bütün insanlığa tarımı, sanatı ilk öğreten Türk Milleti idi. Türk Milleti’nin dünyaya eğiticilik yapmış olduğuna artık gerçek bilim adamlarının şüphesi kalmamıştır. Türk Milleti’nin bundan sonra layık olduğu derecede ekonomik alanda yükeseleceğine kimsenin şüphesi olmamalıdır. ( 1931 )
  • Ekonomi ile ilgili noktaları göz önünde tutarken diğer herhangi Bakanlık ve makamları ilgilendiren bütün devlet işlerinin, milli ekonomi açısından mutlaka kârlı ve hiç olmazsa zararsız olması kuralını esas olarak gözönünde tutmalıyız. Bu kurala ters düşebilecek kanun, yönetmelik yapılmamalı veya herhangi bir tedbirin alınması ancak milli ekonomi fikrinin feda edilmesine değecek hayati bir çıkara dayanmalı ve bu hareketin kesin gerekçesi ilgililerle birlikte Bakanlar Kurulu’nda ve meclis komisyonlarında görüşülmeli, yapılacak ekonomik fedakarlık bile bile yapılmalıdır. Sırası ve zamanı geldikçe mevcut kanun ve usullerimiz bu görüş ile yenilenmelidir. Memleketin bütün ekonomik işlerini düzenlemek için adeta kurmay subay gibi çalışacak bir teşkilata ihtiyaç görünüyor. ( 1931 )
  • Bir köylü ev sanayii kurulması için çareler düşünmek akla gelir. Bizde köylü, evine, aile ve çocuklarının yaşanmasına gerekli olan yiyecek, içecek ve herkes gibi giyecek için para sarfetmemelidir. Köylü ailenin, elbisenin aba ve kaba bez dokuma tezgahı, sabanı gibi olmalıdır. Bu esasın yaygınlaştırılması ileriye ait bir ideal olmakla beraber, bu gayeye varmak için tedbirler düşünmek ve teşebbüslerde bulunmak çok lüzumludur. Aksi takdirde herşey yolunda gittiği zaman ancak yaşayabilen ve memleket nüfusunun üçte ikisini oluşturan bu insanlar hava gibi, tarım hastalıkları gibi ve nihayet piyasa gibi tesirlerin müsaade etmemesi halinde bütün kusuru hükümete ve vergilere yüklemekten çekinmeyeceklerdir. ( 1931 )
  • Cumhuriyet hükümetinin her bakımdan vatandaşların hayatıyla, geleceği ile ve refahı ile ilgilenmesi doğladır. Halkımız doğuştan devletçidir ki, her türlü ihtiyacı devletten istemek için kendisinde bir hak görüyor. Bu nedenle milletimizin karakteri ile partimizin programında tamamıyla bir uyum vardır. ( 1931 )
  • Hasattan sonra ele geçecek ürün köylünün parası demektir… Para değerinin düşmesine karşı tedbir alındığı gibi; memleketimizin durumuna göre tahıl değeri üzerinde de daima hassasiyetle teklifler hazırlayacak bir büronun hizmeti yararlı olur. ( 1931 )
  • Tarımsal ve sanayi üretimi ile deniz ürünleri ( balıkçılık ve süngercilik ) faaliyetlerimizin kazançlı olması için tedbirler alınmalıdır. Bu arada tarım ve sanayi kredileri sorunu köklü şeklide çözümlenmelidir. Tarım kredi ve satış kooperatifleri aşamalı ve fakat devamlı bir uygulama ve gelişme yoluna girmelidir. Tesis kredisi ile bir köylü hayatı kurmak büyük işlerimizdendir. ( 1931 )
  • Üzerinde yaşadığımız vatanın servet kaynaklarını işletmek geleceğimizi açıp aydınlatacak tedbirlerin başındadır.
  • Bu yola girmekte geciktiğimiz oranda, yaşayışımızın kuvvetlenmesi ve ileriye doğru gidiş hareketlerimizin süratlenmesi mümkün olmaz. ( 1931 )
  • Petrol işi kısa zamanda çözümlenmelidir. Memleketin petrol işindeki gerçek durumunu ortaya çıkaracak sondajlara başlayabilmek için önümüzdeki yıllarda mali kaynakların bulunması gerekli görünüyor. Özetle, maden ve orman işleri sıkı tutulmalı…
  • İşletme yolunda ilk iş olarak uygulanmaya geçilecek bu noktalardan başka, aynı yolda ileri yürüyüşe devam için, madenlerimiz ve ormanlarımız üzerinde esaslı şekilde çalışmak ve birbirini kovalayacak yeni işletme programları hazırlamak uygun olur. ( 1931 )
  • Büyük çoğunluğu oluşturan köylü çiftçimizin incelediğimiz hayatını şu üç esasa dayandırmak lazımdır.
  • Köylü, ailesiyle yaşamak için, yemek, içmek, giyinmek ve zorunlu ihtiyaçlarını temin etmek ihtiyacındadır. Yiyip içeceği ve giyeceği maddeleri ideal olarak kendisi üretmeli ve imal etmeli ve hayat için para karşılığında sağlayacağı şeyler asgari cins ve miktarlarda tutmalıdır. Bu şekilde köylü geçirdiği üretim yılının borcunu ödedikten sonra kendi hesabına ufak bir tasarruf da yapabilmelidir.
  • Köylü üretim için lazım olan yeterli krediyi, en uygun faiz ile ve malını paraya çevireceği zamana kadar ödemek zorunda kalmadan bulmalıdır.
  • Köylü ve hatta büyük çiftlik ve arazi sahipleri ürünlerini ölü fiyatla alacaklarına teslim etmeye veyahut piyasanın en uygun olmayan zamanlarında aracılara satmaya mecbur olmamalı, aradaki birçok aracılara kâr etme imkânı sağlanmaksızın doğruca tüketici piyasaya arzedecek veya mümkün olduğu kadar az aracı ile ana piyasaya yaklaşabilecek bir teşkilata sahip bulunmalıdır. ( 1931 )
  • Vatandaş olan bir kişinin, verginin kalkabileceğine inandırılması ve böyle bir düşünceye itilmesi, devletin yıkılmasını istemekle eşittir.
  • Askerlik nasıl bir vatn borcu ise, vergi de vatandaşın ödemesi gereken borcudur.
  • Vatandaşı; millete karşı milletin büyüyüp yaşaması için alınan tedbirlere karşı harekete geçirmek, en büyük ihanettir. ( 1931 )
  • Her vatandaşın arzu ettiğini yapmasını düşünmek hayalperestliktir. Yapılabilecek şey herkesin arzularının toplamının ortalaması olabilir. ( 1931 )
  • Bütün vatandaşlar gerektiğinde ağır yükümlülüklere ve her türlü fedâkârlığa katlanacaktır. Hep beraber yapacağız. Vatandaşların şunu isterim bunu isterim demesi, şunu bunu yapmaya mecburum demektir. Bu yapılması gereken şeyler için vatandaş maddi, mali ve manevi varlığını hazır tutarsa, ancak o zaman ideale ulaşmak mümkündür. ( 1931 )
  • Milli paranın kudretini ve milletin milletlerarası buhrana karşı yüksek varlığının esaslarını korumak başlıca gayemizdir. ( 1931 )
  • Takip ettiğimiz program, bir yönden tamamıyla demokratik, halkçı bir program olmakla beraber, ekonomik açıdan devletçidir. ( 1931 )
  • Herhangi bir bölgede, tarımsal üretimi önemini hissettirecek derecede sarsan kuraklık olduğu, ilgililerin müracaatı üzerine mahalli makamlarca tespit ve Bakanlar Kurulu’nca tasdik edildiği takdirde, mevcut tehlikeli durumun derecesine göre o sene için arazi vergisinin bir kısmı veya hepsi affedilir. Affedilecek vergi oranı, kuraklığın doğuracağı dereceile orantılı olmalıdır. ( 1931 )
  • Genel ekonomik koşullar ne olursa olsun, köylüyü sade yaşmında gerekli olan vasıtalarla donatacak yine düşük faizli ve uzun vadeli bir tesis kredisi temin etmek(tir).
  • Çiftçileri, yılın ürününü paraya çevirmeleri mümkün olan zamandan önce borç ödemeye mecbur etmeyecek esaslı usuller koymalı(dır). ( 1931 )
  • Dışarıdan yedek parça getirmek hergünkü işlerdendir. Bu parçaların tarifeye uygulanmasını çözümlemek için bütün gümrükte tek bir tek fen memuru bulundurulması yeterli olabilir. Böyle bir memur olmaması yüzünden, iş sahipleri bazen ucuz bir parçanın cinsini tespit ettirmek için dışarıdan birkaç lira ücret karşılığında uzman veya fen memuru çağırmak zorunda bırakılıyor. ( 1931 )
  • Kesin satış ve mal tesliminden önce çiftçi daha uygun fiyatla diğer bir müşteri bulursa, tekele avansı iade etmek şartı ile, malını yeni müşteriye satabilmelidir. ( 1931 )
  • Biz ekonomik genişliğin temelini de, ancak her milletin refah içinde yaşamaya ve ilerlemeye hakkı olduğunu kabul eden bir zihniyetle, bütün milletlerin birlikte çalışmaları yolunun bulunmasında görüyoruz. ( 1932 )
  • Eğer tüccarlar bizden olmazsa, millî servetin ehemmiyetli bir kısmı şimdiye kadar olduğu gibi yine yabancılarda kalacaktır. Onun için millî ticaretimizi yükseltmeye mecbursunuz. ( 1932 )
  • Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin tek hedefi, ekonomi sahasında memleketin refahı için kendi serbestisini temin ve her memleketin ayrı ayrı iyiliğiyle, genel refaha hizmet etmekten ve siyasi sahada ise barış içinde yaşamak ve meşru müdafaa vasıtalarını, herkes için ve herkese karşı, olduğu gibi muhafaza etmekle beraber, diğer devletlerle karşılıklı olarak harp silah ve araçlarını azaltmaktan ibarettir. ( 1933 )
  • Açık bir bütçenin, sayısız sakıncalarını iyi bilen Büyük Millet Meclisi’nin, denk bütçe yönünde kesin karar sahibi bulunması, devletin mali ve hatta genel politikası için büyük güvencedir. ( 1933 )
  • Ekonomik teşkilat, teknik temeller üzerine yerleşerek yükseldikçe, yurdun verimi çok daha fazla artmış olacaktır. Ancak, bütün özenimizi vererek vatanın teşkilatlanması hızını artırmak gerektir. ( 1935 )
  • Karşılıklı genişlik ve kolaylık, takip ettiğimiz esastır. İhracatımızın kolaylaştırıldığı yerde ithalatın artmasından sakınmıyoruz. BU ithalatı artırmaya ve kolaylaştırmaya çalışıyoruz. ( 1936 )
  • İyi yöntem ve iyi uygulamanın memnun edici sonuçlarını vatandaş, hiçbir işte vergi konusu kadar hassasiyetle takdir etmez…
  • Vatandaşa hazineye karşı yükümlülüğünün, en önemli vazifesi olduğunu anlatmak için, yorulmamak lazımdır. Şüphe yoktur ki, hele develetçi ve halkçı olan bir idare ve ekonomi hayatında, hazinenin kudret ve düzeni, başlıca dayanaktır. Cumhuriyetin kudreti de, her sahada ve milli savunma sahasında, ihtiyaçlarını karşılayan hazinesinin ( maliyesinin ) düzenli oluşundadır. ( 1936 )
  • Ekonomik kalıkınma; Türkiye’nin, hür, bağımsız daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin, bel kemiğidir. Türkiye bu kalkınmada iki büyük kuvvet serisine dayanmaktadır:
  • Toprağının iklimleri, zenginlikleri ve başlı başına bir servet olan coğrafi durumu ve bir de, Türk Milleti’nin silah kadar makine de tutmaya yaraşan kudretli eli ve milli olduğuna inandığı işlerde ve zamanlarda tarihin akışını değiştiren yiğitlikle beliren yüksek sosyal benlik duygusu… ( 1937 )
  • Bütün devlet organlarının canlı ve sağlıklı işlemesi bakımından büyük dikkatle üzerinde durulması gerekli olan mali hayatımıza temas ediyorum.
  • Cumhuriyet bütçelerinin belirgin olan ve daima kuvvetlenmesi gereken ortak özellikleri, yalnız denk oluşları değil, aynı zamanda, koruyucu, kurucu ve üretken işlere, her defasında daha fazla pay ayırmakta olmalıdır. ( 1937 )
  • Her çeşit mali yükümlülüklerimizi, günü gününe yerine getirmek suretiyle, devlet itibarını, mali sermaye ve senetleri koruma ve sağlamlaştırma hususunda, bütün tedbirleri almak ve bu konuda dikkatli bulunmak prensibimizdir. ( 1937 )
  • Dış ticarette takip ettiğimiz ana prensip, ticari dengemizin aktif karakterini korumaktır. Çünkü, Türkiye ödemeler dengesinin en önemli esasını bu oluşturur…
  • Dış ticaret politikamızın özelliği şudur; iç ve dış durumun gereklerini daima karşılamak suretiyle geliştirmek.

Geri Dön

Leave a Reply