2006-02-19 Prof. Dr. Necla Arat Konferansı

Türk Yurttaşlık Yasası ve Cumhuriyetten Günümüze Türk Kadını

Prof. Dr. Necla Arat Konferansı

Açılış Konuşması Metni

Avusturalya’daki Turk Toplumu’nun Degerli Uyeleri,Sayin Konuklar,

Bugün Türk Yurttaşlık Yasası’nın kabulunun 80.yılını, Türkiye’den gelen değerli bir konugumuzun, Türk Aydınlanması’nın ve Cumhuriyetimizin yetiştirdiği ve bize armağan ettiği saygın kadın ögretim üyelerimizden sayın Prof. Dr. Necla Arat’ın sunacağı konferansla kutluyoruz.

Sayın Arat, yoğun işleri arasında bize zaman ayırdı, davetimizi kırmadı ve bu mutlu günde aramızda olmak için uzun ve yorucu bir yolculuğu göze aldı. Kendisine Atatürk Kültür Merkezi ve sizler adına teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.

Degerli Dostlar,

İlk geldiğim yıl, NSW Universitesi Kimya bölümünde ögretim üyeliği yapan bir dostumu ziyarete gittiğimde şaşırmıştım, yalnız Kimya değil, diğer mühendislik bölümlerinde de ya hiç kız ögrenci yoktu ya da birkaç kız okuyordu. Oysa benim de alanım kimya olduğu için biliyorumki bugünden değil 1968’lerden söz ediyorum. Türkiye’de mühendislik bölümlerinde okuyan ögrencilerin yarısı ya da yarısına yakını kızdı. Aynı şaskınlığımı birkaç sene sonra buraya göçmen olarak gelen petrol mühendisi bir kız arkadaşımın başına gelenleri görünce yaşadım; kendisi, Türkiye’de uzun yıllar şantiye deneyimi de olduğu halde burada iş bulamadı, gerekçe ise ilginçti, ”hiç bayan petrol muhendisimiz yok,bu yüzden şantiye de sırf sizin için yatakhanesinden tuvaletine yeni düzenleme yapmamız gerekiyor, bu da zor” diyorlardı ve bayan arkadaşımız Türkiye’ye geri döndü. Türkiye’deki bu gelişmeler, Atatürk’ümüzün gerçekleştirdiği devrimlerin bugünlere yansımasının sonuçlarıydı.

Geçen hafta ise iki dostumu ziyaret ettiğimde annelerinin 1930’lu yıllardaki fotoğraflarına hayranlıkla baktım. Başlarındaki güzelim şapkalar ve giysileriyle tüm dünyaya sanki Atatürk Türkiyesi’nin kadınını simgeliyorlardı. Günümüz Türkiyesi’nin Başbakanının, Dışişleri Bakanının, Meclis Başkanının eşlerini ve ülkemin nasıl temsil edildiğini anımsayınca içim burkuldu.

Sevgili Dostlar, Avrupa’da da Yurttaşlık Yasası’nın kabulu kolay olmadı. Hıristiyan şeriatını kaldırdığı için kilise yoğun tepki gösterdi. Az kavga verilmedi. Ama sonunda siyasal ve ulusal birliklerini, sosyal ve ekonomik yaşamı din kuralları dışında düzenleyen Yurttaşlık Yasası (Meden Kanun) ile sağlayıp pekiştirdiler. Aydınlanma Devrimlerini gerçekleştirdiler. Türkiye’de de Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde verilen Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ardından oluşturulan yeni yapılanmada, 17 Şubat 1926’da çıkarılan Medeni Kanun’la, şeriat hukukuna son verilerek laik hukuk sistemine geçildi. Türkiye, ardarda yaktığı ışıklarla Aydınlanma Devrimi’ni gerçeklestirdi. Çok ilginçtir, bu yasanın çıkmasıyla birlikte, Lozan antlaşması ile kendilerine “azınlık” statüsü verilen ülkemizdeki Rum, Ermeni ve Yahudiler, bu statünün kendilerine verdiği cemaat hukuku uygulamalarından gönüllü iradeleriyle vazgeçtiklerini Adalet Bakanlığı’na bildirdiler. Dinleri, etnik kökenleri, mezhepleri ne olursa olsun Turkiye’de çıkan bu yeni yasanın “eşit vatandaşlık koşulları” içinde bir yurttaş olarak yaşamayı seçtiler.

Yurttaşlık Yasası ile kadınlarımız “dişi”olmanın ötesinde “kişi”olmanın onuruna erişiyorlardı. Erkeğin “Boş ol” dediğinde evliliğin bittiği, iki kadının şahitliğinin ancak bir erkeğinkine denk geldiği ŞERİAT hukukunun kuralları tarihin çöplüğüne atılıyordu. Ne acıdır ki sevgili dostlar, 80 yıl sonra bugün iktidarda olan parti bu süreci geriye döndürmek, ampül simgesiyle aydınlığı karanlığa çevirmek için elinden geleni ardına koymamaktadır. Ülkenin gündemi, imam hatiplere, kuran kurslarına, türbana indirgendi. Adeta yasalar yerine din ulemalarından fetva alma dönemi hortlatıldı Atatuük’un olümünün ardından başlayan süreçte Köy Enstitüleri kapatılarak, Türkçe ezanın Arapçaya çevrilmesi, dinin siyasete alet edilmesi, Başbakanın tarikat şeyhi eli öpmesi, ”siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz’ söylemlerinden bugünlere geldik. Toplumsal barış ve dayanışmanın temel direği laiklik ilkesi karalanıyor. Ülkenin ve ulusun birlik ve bütünlüğü bunu korumakla yükümlü bulunanlar tarafından zedelenir, tartışılır hale getiriliyor. Bu da bilinçli yapılıyor; çünkü acı deneyimlerle yaşadık ve yaşıyoruz ki yurttaş kimliği geliştirilmeyen millet ağalık, tarikatçılık, cemaatcilik, din bezirganlığı ve gericiliğin oy deposu oluyor.

İşte bu zor günlerde YURTTAŞLIK YASASI’nın kanunlaşmasının 80.yılını kutluyoruz.

Sevgili Dostlar,

Ayıinlanma Devrimi karşı devrimle yok edilebilir mi?

Gerici güçler hedeflerine ulaşabilecekler mi?

ABD’nin Türkiye’ye biçtiği “ILIMLI İSLAM” elbisesi üstüne oturtulabilir mi?

Tüm bu sorunların yanıtı, Aydınlanma Devrimi”nin yokedilmesinden değil, geliştirilmesinden yana olan Cumhuriyetçi, laik güçlerin çabalarına bağlı olacaktır. Yanit sizde, bizde, hepimizde…

Atatürk Kültür Merkezi olarak, aydınlanmanın simgelerinden değerli Profesörümüzü bu anlamlı günde sizlerle buluşturarak küçük de olsa bir kıvılcım yaktığımız inancındayız. Sayın Arat’a ne iyi ettinizde geldiniz diyor tekrar teşekkür ediyorum.

Değerli Dostlar, Yurttaşlık Bayramınız kutlu olsun.

Comments are Closed