“Suriye Savaşı”nın Gizlenen Nedenleri
“Suriye Savaşı”nın Gizlenen Nedenleri / Cengiz ÖZAKINCI
“Dünya Siyonist Örgütü”nün 1982 “İsrail İçin Strateji” Raporu
[İlk basımı Nisan 2003’te gerçekleştirilen “Dolmakalem Savaşları” ve Nisan 2005’te yayımlanan “Türkiye’nin Siyasi intiharı: Yeni-Osmanlı Tuzağı” adlı kitabımda yer alan ve daha sonra başka yazar tarafından kaynak gösterilmeksizin kullanılan bu yazımı, günümüzde yaşananlara ışık tutacağı umuduyla, güncelleyerek sunuyorum. C.Ö]
İsrail’de İnsan ve Yurttaş Hakları Ligi Başkanı olan Organik Kimya Profesörü Israel Shahak, yayımladığı kitaplar ve makalelerle, İsrail’in iç ve dış politikasına ilişkin gerçekleri eleştirel bir tutumla gözler önüne sererken, İsrail’in nasıl bir Ortadoğu istediğini de ortaya koymuştu. Dünya Siyonist Örgütü Enformasyon Dairesi’nin İbranice yayın organı Kivunim dergisinin Şubat 1982 sayısında “1980’lerde İsrail için Strateji” başlığıyla yayımlanan Oded Yinon imzalı rapor; Haziran 1982’de Israel Shahak’ın İngilizce çevirisiyle dünyaya duyurulmuştu. [1]
Türkiye’de ilk kez, Cengiz Çandar’ın, 1983’te yayımlanan “Ortadoğu Çıkmazı” adlı kitabında ayrıntı vermeksizin değindiği bu rapor; İsrail’in, kendi varlığını sürdürebilmek için Ortadoğu ülkelerinin her birini etnik ve mezhep ayrımcılığı temelinde parçalamayı amaçladığını ortaya koyuyordu. Ralph Schoenman, bu raporun, İsrail’de gerek ordu, gerekse haberalma örgütünün üst kademelerine egemen olan düşünce yapısını sergilediğini söylerken; her nasılsa “solcu” olarak ünlendirilmiş bulunan Amerikalı Yahudi “düşünür” Prof. Dr. Noam Chomsky de, raporda ortaya konan “Ortadoğu ülkelerini etnik, dinsel, mezhepsel olarak parçalama” tasarısını açıkça desteklemişti. İran’ın mezhep olarak Sünniler – Şiiler, ırk olarak Persler – Türkler olarak parçalanması; Türkiye’nin de “Müslüman Sünni Türkler”, “Aleviler” ve “Kürtler” olarak üç devletçiğe bölünmesi tasarlanan 1982 tarihli bu raporda; Ortadoğu’daki Arap ülkelerinin de İsrail stratejisi doğrultusunda, etnik, dinsel ve mezhepsel olarak nasıl atomlarına dek parçalanacağı, ayrıntılı olarak şöyle açıklıyordu:
“1982’de Siyonist örgüt tarafından yayımlanan Proje’de, Irak’ın da Basra çevresinde güneyde bir Şii devleti, kuzeyde Musul çevresinde bir Kürt bölgesi, ortada Bağdat çevresinde bir Sünni devleti olarak üçe bölünmesi amaçlanıyor. Irak, bir yandan petrol bakımından zengin, öte yandan da içte bölünmüş bir ülke olarak, İsrail’in hedefi olmaya adaydır. Irak’ın bölünmesi, İsrail için Suriye’nin bölünmesinden çok daha önemlidir. Nüfusun % 65’nin iktidara hiçbir siyasi katılımı yok. İktidar, % 20’lik bir seçkin tabakanın elinde. Ayrıca, kuzeyde büyük bir Kürt azınlık var. İktidardaki rejimin elinden, ordu ve petrol gelirleri alındığında, Irak’ın gelecekteki durumu, Lübnan’ın geçmişteki durumundan farklı olmayacak. Irak, etnik ve mezhepsel olarak bölünecek; kuzeyde bir Kürt Devleti; ortada bir Sünni ve güneyde Şii devleti. Lübnan beş bölgeye bölünecek: Bir Maruni-Hristiyan bölgesi, bir Müslüman bölgesi, bir Dürzi Bölgesi, bir Şii bölgesi ve Haddad’ın milisleri aracılığıyla İsrail’in denetimi altında olacak bölge… Sıra, Suriye’nin etnik ve mezhepsel olarak bölünmesine gelecek; kıyıda bir Alevi devleti, Halep’te bir Sünni devleti, Şam’da ayrı bir Sünni devleti ve Golan, Hauran ve Kuzey Ürdün’de bir Dürzi devleti, İsrail’in güvenliği için Suriye’nin parçalanması zorunludur.”
* * *
1982’de Dünya Siyonist Orgütü’nce yayımlanan bu tasarının en önemli yanı, kağıt üzerinde kalmayıp, 2003’te Irak işgalinden başlayarak hızla gerçekleşmekte olmasıdır. Nitekim Libya, Sudan, Tunus, Mısır ve Suriye dahil, 30 yıl önce bu raporda sözü edilen her ülke, raporda tasarlanan etnik ve mezhepsel çatışmalar içerisindedir.
Yıllardır Filistin ve Arap komşularıyla sürekli çekişme ve çatışma içerisinde bulunan İsrail, kendi varlığını ve güvenliğini, Ortadoğu ülkelerinin etnik ve dinsel devletçiklere parçalanmasında, diğer bir deyişle Ortadoğu’nun “Yeniden Osmanlılaştırılma”sında gördüğünü, 30 yıl önce, 1980’lerin başında açıkça dile getirmişti. İsrail Başbakanı Ariel Şaron, 1982’de Ortadoğu’da yeniden Osmanlı Millet Düzeni’nin kurulması gerektiğini savunuyor; İzak Rabin de bunu “Ortadoğu Birleşik Devletleri” adı ile dile getirip, gerçekleştirmek için çalışıyordu. Muzaffer İlhan Erdost, bu önemli noktalara dikkat çektiği kitabında şöyle diyordu: “Amy Spangler; Noam Chomsky ile İstanbul Diyarbakır Seyrüseferi” yazısında, Chomsky’nin Kürtlerin elinden tutarak, “Osmanlı millet modeli” üzerinden, eski, geleneksel topluluklar olarak, tarikat ve cemaatler olarak, modern “federal bir sistem”de buluşturarak kurtulacaklarını muştalayan sözlerini şöyle aktarıyor:
“İlk olarak dünyanın her yerinde ulus devletin yaşama kabiliyetinin sorgulandığını belirterek, ulus devletin Avrupa’da, yıllarca yaşanan şiddetin bir sonucu olarak doğduğunu anlattı. Ulus devlet sisteminin empoze edilmesi ve zorla uygulanması, sistematik bir şiddete yol açıyordu. Ulus devletin aşınması, yavaş yavaş yokolmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğini belirtti. Çare, “federal devletler içinde özerk bölgeler oluşturabilmek”ti. “Bölgesel özerklik ve bağımsızlık” üzerine kurulan hu sistemi Osmanlı İmparatorluğu’na benzeten, ancak Osmanlı’nın çok otokrat olduğunu vurgulayan Chomsky, böyle bir çerçeve içinde ve daha geniş federasyonların bir parçası olarak Kürtlerin yaşadığı bölgenin özerklik statüsü kazanabileceğini söyleyince, büyük bir alkış aldı” (Postexpress, 2002102,sf.34)” (…)
Chomsky, Avrupa’nın federasyona doğru gittiğini belirtiyor ve “Bunu Osmanlı İmparatorluğu’na benzetmek mümkündür” diyor; “Osmanlı İmparatorluğu’nun elbette çok kötü yanları vardı ama iyi yanları da vardı. Bunlardan bir tanesi de bölgesel özerklik noktasıydı. Bu tür bir gelişme içinde umarım ki gelecekte de özerk bir Kürdistan olacaktır.” (Zaman, 15 Şubat2002)” (…)
Kudüs Federal Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Daniel Elazar, “Ortadoğu için ulus-devletlerin değil, etnik-dinsel cemaatlerin doğal örgütlenme biçimlerinin belirleyici olduğunu” ve “Osmanlı millet sisteminin mümkün bir model olduğunu” ileri sürmüştü” (Bkz:Noam Chomsky, Kader Üçgeni: ABD-İsrail ve Filistinliler, İletişim y. İst. 1993. s. 541) (…)
İsrail Yabancılar Bürosu’nda daha önce çalışmış olan Oded Yinon, “(Ortadoğu’nun) Osmanlı döneminde Doğu Akdeniz kıyılarında olduğu gibi dinsel ve etnik küçük parçalara ayrılması gerektiğini” ileri sürüyor (N. Chomsky, a.g.e., s. 535, 536), Boaz Evron, Şaron’un planını, “Osmanlı İmparatorluğu’nun ‘Millet Sistemi’nin “yeniden canlandırılması” olarak tanımlıyordu. (…) “Osmanlı Millet Modeli” burada, Ortadoğu ile sınırlı olarak öneriliyordu.
Chomsky Kader Üçgeni’nde; “Bazılarının bölgenin ‘Osmanlılaştırılması’ adını verdikleri şey”in “uzun vadede akla yatkın bir hedef olabileceğini” yazıyor ve bu akla yatkın hedefi şöyle özetliyordu:
“Yani güçlü bir merkez (Bugün ABD destekli İsrail, yarın Türkiye) ve büyük bölümüyle, tercihen birbirine hasım olan etnik-dini cemaatlere bölünmüş bir bölgeyle, Osmanlı İmparatorluk sistemine benzer bir yapının ihyası.” (N. Chomsky, a.g.e., s. 535)” (…) Boaz Evron: “Şaron’un 1982’de önerdiği şey, aynı dinsel-etnik kökenden gelenlerin birer “millet” oluşturması, ama milletlerden birinin silahlı olması ve baskı altındaki halka tiranlık etmesidir,” diye yazıyordu; “Üstelik, “millet” territoryal (topraksal) olmadığı, dinsel ve etnik bakımdan örgütlendiği için, açık ve seçik tanımlanmış sınırlara sahip olması olanaklı değildi.” (N. Chomsky, a.g.e, s. 540.)
İsrail’in Ankara Büyükelçisi Zvi Elpelig, İsrail Başbakanı Izak Rabin’in radikal bir Yahudi tarafından öldürülmesinin ardından; “bu öldürümün Ortadoğu Birleşik Devletleri’ni kurmalarını engellemeyeceğini” söylüyordu. (Milliyet, 12 Kasım 1995) (…)
“Bunları daha önce CIA analistleri önermiş,.. Henze’nin federasyon dayatışını (1993), Fuller’in “Osmanlı modelini deneyin” önerisi izlemişti. (Yeni Yüzyıl, 5 Ekim 1996)” [2]
Ortadoğu’da varolan devletleri parçalamanın bir yolu olarak Osmanlı eyalet ve millet düzeninin yeniden kurulmasını savunan İsrail, daha 1979’da başlamıştı Türkiye’deki etnik araştırmalarına:
* * *
Ortadoğu ülkelerinin etnik dinsel ve mezhepsel olarak küçük devletçiklere bölünmesini savunan Yahudi Prof. Dr. Noam Chomsky 14 Şubat 2002 günü, Diyarbakır’da
“ABD Dış Politika Enstitüsü’nün Ankara’da basına kapalı olarak toplanan “Türkiye Ortadoğu İlişkileri Çalışma Grubu”nda devletin en üst noktalarında bulunmuş bir yetkilinin bu çerçevede söyledikleri çok önem taşıyordu: “İsrail’de araştırmacılar son üç yıldır (1979’dan bu yana) Türkiye’deki azınlık sorunlarını incelemeye başladılar. Türkiye gelecekte Arap müttefiki olarak İsrail’e hasmane bir tutum takınırsa bu İsrail için çok büyük bir tehdit oluşturur. O zaman Türkiye’nin destabilizasyonu (etnik ayrılıkçı çatışmalara sürüklenmesi) İsrail için son derece önem taşır. Bu yüzden de etnik incelemeler yaptırırlar.” [3]
İsrail’in Ortadoğu’yu etnik dinsel mezhep devletçiklerine ayrıştırma (Yeniden Osmanlılaştırma) planlarının çeşitli kitaplar ve köşe yazıları aracılığıyla kamuoyuna çıtlatıldığı 1980’li yıllarda; ülkemiz Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve Başbakan Turgut Özal tarafından yönetiliyor ve bu ikili, “Osmanlı Millet Modeli’nin biricik kurtuluş yolumuz olduğu” doğrultusunda demeçler veriyorlardı.
Aradan on yıllar yıllar geçti. Görüyoruz ki, Ortadoğu ülkeleri, etnik dinsel mezhepsel ayrılıkçılık girdabında can çekişiyor ve Batı bu etnik ayrışmaları daha yüzyıllarca sürecek kan davalarına dönüştüren askeri müdahaleler gerçekleştiriyor.
Bunda, İsrail’den başka, ABD ve Avrupa ülkelerinin de çıkarı var kuşkusuz. Unutmayalım, Batı’nın Ortadoğu’ya yönelik etnik, din ve mezhep bölücülüğü, İsrail devleti kurulmadan yüzyıllarca önceye dayanıyor.
Sonraki yazımızda, bunları da irdeleyeceğiz.
Dipçe:
[1] A Strategy for Israel in the Nineteen Eighties by Oded Yinon- This essay originally appeared in Hebrew in KIVUNIM (Directions), A Journal for Judaism and Zionism; Issue No, I4–Winter, 5742, February 1982, Editor: Yoram Beck. Editorial Committee: Eli Eyal, Yoram Beck, Amnon Hadari, Yohanan Manor, Elieser Schweid. Published by the Department of Publicity/The World Zionist Organization, Jerusalem.
[2] Bkz: Muzaffer İlhan Erdost, “Türkiye’nin Kararan Fotoğrafları”, Onur y. 1. basım. Kasım 2003, sf. 127-132.
[3] Ufuk Güldemir, Çevik Kuvvetin Gölgesinde, Tekin y, 2. basım. Nisan 1987, sf. 203.
Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Ekim 2013
cengizozakinci@butundunya.com.tr