1720’de Türkiye’den İngiltere’ye götürülen buluş: Çiçek Aşısı

1720’de Türkiye’den İngiltere’ye götürülen buluş: Çiçek Aşısı / Cengiz ÖZAKINCI

Bilimsel Gerçeğe Karşı Kör İnanç:

1720’de Türkiye’den İngiltere’ye götürülen buluş:

Çiçek Aşısı

Ve Batı’da “Aşı Karşıtları Derneği”: Anti-Vaccination League

2014-05-Cengiz-Ozakinci-01

Onsekizinci yüzyıla dek Hristiyan Batı’da, her yıl ortalama 400.000 kişi çiçek hastalığından ölüyor ve Kilise, bütün hastalıklar gibi çiçek hastalığını da “işlenen günahlar nedeniyle Tanrı tarafından gönderilen bir ceza” olarak nitelendiriyordu. Oysa, yüzyıllar boyu milyonlarca insanın ölümüne yol açan çiçek hastalığı genellikle bebeklerde başlayıp erişkinlere yayılıyordu; ölenlerin çoğu da bebeklerdi; bebeklerin cezalandırılacak ne günahı olabilirdi?

2014-05-Cengiz-Ozakinci-02

İstanbul’daki İngiliz Büyükelçisi Sir Robert Sutton’un çevirmeni Doktor Emanuel Timoni, Aralık 1713’te İstanbul’dan İngiltere’deki Kraliyet Derneği’ne (Royal Society) gönderdiği raporda; Türkiye’de çiçek hastalığının aşı yapılarak önlendiğini bildiriyor; bu rapor 1714 yılında Philosophical Transactions of the Royal Society dergisinde yayımlanmasına karşın. İngiltere, bu yöntemi uygulamaya koymuyordu. 1716’da Sutton’un yerine İstanbul’a gönderilen İngiliz Büyükelçisi Sir Edward Wortley Montagu’nun eşi Lady Mary Wortley Montagu, İstanbul’a gelmeden kısa süre önce çiçek hastalığı geçirmişti. Güzel yüzünü çirkinleştiren çiçek hastalığına karşı büyük bir duyarlılık gösteren Lady Montagu, Türkiye’de bu hastalığa karşı aşı kullanıldığına tanık olunca heyecanlanmış; İngiltere’deki arkadaşı Saralı Chiswell’e gönderdiği 1 Nisan 1717 günlü mektubunda, bu yöntemi özetle şöyle anlatmıştı:

“Bizde çok yaygın olan bu zalim çiçek hastalığı Türkiye’de aşılanma sayesinde çok önemsiz bir şey… Aşı için en uygun zaman sonbaharın başlangıcı… Birkaç aile bir araya geliyorlar, yaşlı bir kadın elinde bir ceviz kabuğu dolusu çiçek aşısıyla geliyor, iğneyle bir damar açıyor,. iğnenin ucunun alabildiği azıcık bir aşıyı buraya koyuyor, sonra yarayı bağlayıp üzerine bir ceviz kabuğu yapıştırıyor. Aşılanan çocuklar, gençler bir hafta sonra ateşleniyor, iki üç gün yatakta kalıyor, ama sonra sağlıklarına kavuşuyorlar, yüzlerinde hiç bir iz kalmıyor. Bu işlem her yıl binlerce çocuğa uygulanıyor. Türkiye’de bu hastalıktan ölen yok. Bu uygulamanın güvenli olduğuna öylesine inanıyorum ki, oğlumu da burada aşılatmayı düşünüyorum. Ben, bu aşılama yöntemini İngiltere’ye getirmeye çalışacak denli yurtseverim; şayet bizim doktorlarımızın kendi çıkarlarını insanlığın iyiliğine feda edecek ve kazançlarının önemli bir bölümünü gözden çıkartacak kertede fedakar olabileceklerine inanmış olsaydım, Türkiye’de uygulanan aşı yöntemini doktorlarımıza yazmaktan bir an bile çekinmezdim. Ancak, her şeyin sonu olacak bir hata yapıp onları kızdırmaktan korkuyorum. Ama eğer İngiltere’ye dönecek kadar yaşarsam, onlarla çatışmayı göze alabilirim…”

2014-05-Cengiz-Ozakinci-03

Arkadaşına gönderdiği bu mektuptan hemen sonra, beş yaşındaki oğlunu İstanbul’da İngiliz Büyükelçiliği’nde görevli doktor Charles Maitland’a Türkiye’de kullanılan yöntemi uygulatarak aşılatan Lady Montagu, 1718 Mart’ında eşine yazdığı mektupta, oğlunun aşıdan sonra eskisinden çok daha sağlıklı ve neşeli olduğunu bildirmişti.

1720’de İngiltere’ye dönen Lady Montagu, Türkiye’deki aşı uygulamasını İngiltere’de benimsetebilmek için dört yaşındaki kızını Kraliyet Derneği üyesi doktorların tanıklığında, yine Doktor C. Maitland’a aşılattırmış; aşının başarısı Kraliyet ailesinin, seçkinlerin ve çoğu politikacıların da kendi çocuklarını aşılatması için örnek olmuş; aşı uygulaması bütün İngiltere’ye yayılmak üzereyken, papazlar karşı çıkıp; hastalığın günah işleyenlere Tanrı’nın verdiği bir ceza olduğunu, aşı yaptırmanın Tanrı’nın cezalandırmasına karşı gelmek olduğunu haykıracak, yasaklanmasını istemişlerdi.

Papazlar öyle yoğun bir kampanya yürütmüşlerdi ki, Lady Montagu’nun kızkardeşi bile aşının günah olduğu propagandasından etkilenerek iki çocuğunu aşılatmaktan çekinmiş, fakat iki yıl sonra bu çocuklardan biri çiçek hastalığına tutulup ölmüştü. Dahası, aşıyı ilk kez anlattığı mektubu gönderdiği arkadaşı Chiswell de papazların aşı karşıtı propagandasından etkilenerek aşı yaptırmayacak ve 1726’da çiçek hastalığından ölecekti.

2014-05-Cengiz-Ozakinci-04

Hastalık, Amerika’daki İngiliz sömürgelerini de kasıp kavuruyordu. Amerikalı akademisyen Cotton Mather, aynı zamanda İngiliz Royal Society üyesiydi ve İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliği’nde görev yapan çevirmen doktor Emanuel Timoni’nin 1714’te İngiltere’de Royal Society dergisinde yayımlanan Türkiye’de aşı yöntemi konulu yazısını okumuştu. Aynı yöntemi 1721’de Amerika’da Boston’da Doktor Zabdiel Boylston’la birlikte uygulamaya başlayınca, Amerikalı papazlar da tıpkı İngiltere’dekiler gibi “hastalık Tanrı’nın günahkârlara verdiği bir cezadır, hastalığı aşıyla engellemek Tanrı’nın cezasına karşı çıkmaktır, günahtır” diye aşı karşıtı propagandaya girişerek, Cotton Mather’in evine bomba fırlatmışlardı.

2014-05-Cengiz-Ozakinci-05

Bu papazlar, bağlı bulundukları Kilise’nin yüzyıllardır yaydığı bir inancı yineliyorlardı. İsa’dan sonra 67 yılında (ilen Aziz Paul’e göre, hastalıklar, iblislerin uğursuz bir işiydi. İsa’dan sonra 185-254 yılları arasında yaşayan Kilise ileri gelenlerinden Origen; “Açlığa, kısırlığa (verimsizliğe) havanın bozulmasına ve salgın hastalıklara yol açanlar, cinlerdir. Bunlar gökyüzünde bulutların arasında gizlenerek dolaşmakta ve kendilerini tanrı olarak gören kâfirlerin sunduğu kan ve tütsülerle çekilmektedirler.” diyordu.

İsa’dan sonra 354-430 yılları arasında yaşayan ve Kilise babaları arasında en etkilisi olan Augustin; “Hristiyanların bütün hastalıkları bu cinlerin işidir; bu cinler en çok da yeni vaftiz olmuş Hristiyanlara ve hatta yeni doğmuş masum bebeklere eziyet çektirmektedirler.” demiş; 1572’de ölen Papa V. Pius da “hastalıkların günahtan kaynaklandığı” gerekçesiyle, iyileşmek için “inanç doktoruna” başvurulmasını buyurmuştu.

2014-05-Cengiz-Ozakinci-06

Türkiye’deki aşı yöntemini İngiltere’ye götüren Lady Montagu ve bu yöntemi Amerika’da uygulayan Cotton Mather ile Dr. Zabdiel Boylston, işte bu inançla donanmış bulunan papazlarca dinsiz, kafir diye damgalanıyordu. Gelgeldim, gerçekler çok güçlüydü: İnsanlar aşılanınca yaşıyor, aşılanmayınca ölüyordu. Lady Montagu, İngiltere’de kendi yurttaşlarına bu gerçeği göstermiş; İngilizler de onun anısını, adına diktikleri anıtlarla bugüne dek yaşatmışlardı. 1747’de Wentworth kalesine dikilen ilk anıtın kaidesinde; “Çiçek aşısını 1720 yılında ilk kez Türkiye’den İngiltere’ye getirmiş olan Lady M. W. Montagu’nun anısına” yazılıdır. [1]

2014-05-Cengiz-Ozakinci-07

1789’da Staffordshire’da Lichfield Katedrali’ne dikilen ikinci anıttaki yazının yaklaşık çevirisi şöyledir: “Çiçek hastalığını aşı yöntemiyle iyileştirme sanatını ilk olarak Türkiye’den İngiltere’ye getirip tanıtan; aşıyı topluma benimsetebilmek uğruna ilk önce kendi çocukları üzerinde deneyip sonra diğer yurttaşlarına öneren; örnek olup tanıtması sayesinde bu korkunç hastalıktan kurtulabildiğimiz; böylesine bir iyicilliğin anısını yaşatmak ve bu iyileştirme uygulamasından sağlanan yarar için kendisine şükran duygularımızı dile getirmek üzere; iş bu anıt, Doğru Dürüst Onurlu Lady Mary Wortley Montagu’nun kutsal anısına; Sir John Wrottesley, Bart.’in kızkardeşi ve Theodore William Inge Esq.’ın dul eşi Henrietta Inge tarafından, İsa’nın doğumunun 1789’uncu yılında dikilmiştir.” [2]

2014-05-Cengiz-Ozakinci-08

Kilise, aşıya uzun yıllar direndikten sonra onay vermiş; ancak Hristiyan Batılı toplumlarda aşı yaptırmayı günah sayanların direnişi hiçbir zaman tümüyle kırılmamıştır. 1700’lerin ikinci yarısından başlayarak İngiltere ve ABD’de aşı uygulamasının zorunlu kılınması ve aşılanmayanlara para cezası gibi yaptırımlar uygulanmasına karşı, aşıyı günah sayan Hristiyanlar tarafından “Aşı Karşıtları Derneği”, “Gözlemkulesi Derneği” (Watchtower Society) gibi dernekler kurulmuş ve bunlar 200 yıldır yayınladıkları kitap ve dergilerle, aşı yaptırmanın cehennemlik bir günah olduğu inancını yaymayı sürdürmüşlerdir. 1800’lerde, başta İngiltere ve ABD olmak üzere pek çok Batı ülkesinde aşı yaptırmanın günah olduğunu savunan “Aşı Karşıdan Ligi” (Anti-Vaccination League) kurulmuş ve bunlar aşıya karşı kitlesel gösteriler düzenlemişlerdir.

DERS: Bir olguyu bilimsel yöntemle deneysel olarak kanıtlamak; o konudaki yanlış inançları toplumsal bellekten silmeye yetmez; toplumun yanlış inançlardan kurtulabilmesi için, kuşaklar boyu bilimsel eğitim gerekir.

NOT: 1850’lerde Türkiye’ye gelip, Kırım Savaşı’nda yaralanan İngiliz-Fransız-Osmanlı askerlerini iyileştirmeye çalışan İngiliz hemşire Florence Nightingale’in adı, Türkiye’de yaşatılıyor; iyi, güzel; ancak, tıp tarihinde aşı buluşuna Türkiye’nin adını yazdıran Lady Montagu’nun adını ve anısını Türkiye’de yaşatmak için de bir şeyler yapmamız gerekmiyor mu?

 

Dipçe:

 [1]  To the memory of the P.T. Hon. Lady Mary Worlley Montagu Who In The Year 1720 Introduced Inoculation Of The Smallpox Into England From Turkey.

 [2]  Sacred to the memory of the right honorable Lady Mary Worstley Montagu, who happily introduced from Turkey, into this country, the salutary art of inoculating the small-pox. Convinced of its efficacy, She first tried it with success on her own children, and then recommended the practice of it to her fellow-citizens. Thus by her example and advice we have softened the virulence, and escaped the danger, of this malignant disease. To perpetuate the memory of such benevolence, and to express her gratitude for the benefit she herself received from this alleviating art; this moment is erected by Henrietta Inge, relict of Theodore William Inge, Esq. and daughter of Sir John Wrollesley, Bart. in the year of our Lord M, DCC, LXXXIX.

 

Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Mayıs 2014

cengizozakinci@butundunya.com.tr

 

 

Leave a Reply