Deniz Harekatı – The Naval Attack
ÇANAKKALE SAVAŞLARI 1915 – THE GALLIPOLI CAMPAIGN 1915
DENİZ HÂREKATI – THE NAVAL ATTACK
“Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur.” düşüncesiyle hareket eden İngilizler, boğazları ele geçirmek için donanmanın yeterli olacağına inanıyorlardı. Bahriye Nazırı Churchill’in planları Akdeniz filosu komutanı Amiral Carden tarafından da desteklenince, Lord Fisher’ın şüpheli gördüğü bu harekatın donanma ile yapılmasına karar verildi. Tarihinde hiçbir yenilgi almamış olan İngiliz donanmasının silah, teknoloji ve başarı açısından kendine güveni tamdı. Dünyanın yenilmez donanması, Fransa’nın da desteği ile dünyanın en büyük armadasını oluşturuyordu. Bu donanmaya karşı gelebilecek hiçbir güç düşünülemezdi. Hele ki yıpranmış, teknoloji açısından zayıf ve parçalanmak üzere olan Osmanlı, bu armada ile asla baş edemezdi.
İtilaf Devletleri’nin deniz harekatı 19 Şubat 1915’te başladı. 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Boğazları zorlayarak geçebileceklerine inanan düşman kuvvetlerinin, kararlı ve dirençli bir karşılık almaları bu işin o kadar da kolay olmadığını gösteriyordu. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti.
18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ilerde olacaklar belirsizdi.
Ve 18 Mart 1915 sabahı geldiğinde kimse günün sonunda neyle karşılaşacağını bilmiyordu.
17 Mart 1915’te Amiral Carden’in yerine Amiral De Robeck’in atanmasıyla 18 Mart da gerçekleşecek plan uygulamaya konuluyordu.
18 Mart Genel Harekatı Gösteren Kroki
Plana göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi. Filonun en güçlü gemilerinden oluşan 1. Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafından kumanda ediliyordu.
Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan 1. Tümen, saat 10:30’da boğazdan içeri girdi. Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı. Planlanan noktaya ulaşıldığında Queen Elizabeth’in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelson’un hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi. “A Savaş Hattı” olarak adlandırılan bu plan 11.30’da uygulanmaya başlandı ve 11.30’da merkez tabyalarına ateş başladı.
Bu arada düşman gemileri Kumkale’den gelen tedirgin edici ateş hattına da girmişlerdi. Obüslerden üstlerine ateş yağıyordu. Yine de mesafe uzak olduğundan Türk bataryaları savaş gemilerine karşılık veremiyordu. Saat 12.00 sularında Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ateş almıştı. B Hattı diye adlandırılan Amiral Guepratte komutasındaki 3. Tümen Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adlı dört Fransız gemisiyle Triumph ve Prince George adlı iki İngiliz muharebe gemisinden oluşuyordu. Plana göre bu tümen 1. Tümenin arkasından hareket geçti ve B hattı önündeki yerini aldı. Yavaş yavaş yaklaşan gemiler bu cesurane ilerleyişlerinde Türk bataryalarından düşen mermi ateşi altında B hattına vardılar. Şiddetli yapılan karşılıklı çatışmalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar ateşe devam ediyorlardı. 900 yarda kadar içeri sokulduklarından şiddetli ateş bu gemilerin üzerine yağıyordu. 3. Tümene ait olan iki İngiliz gemisi Triumph ve Prince George A hattının kıç omuzluklarında yerlerini almış Rumeli Mesudiye ve Yıldız Tabyalarını hedeflemişlerdi.
Rumeli merkez bataryaları çok yoğun bir ateş altındaydı. Mermilerin çoğu tabyalar içine düşmüş, telefon hatlarını bozmuş, yangınlar çıkarmıştı. Rumeli Mecidiye tabyası topçuların şehit olması ile devre dışı kalmıştı.
Planın ikinci aşamasında Türk bataryaları üzerinde yeteri kadar üstünlük sağlanabilirse Albay Hayes Sadler komutasındaki 2. Tümen devreye girecekti. Ocean, İrresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun ve Majestic’ten oluşan 2. Tümen, 3. Tümenin yerini alacak ve B Hattından son olarak yakın muharebe yapılarak Tabyalar içinde olmayıp mayın hatlarını savunan toplar tahrip edilerek bombardımandan hemen sonra mayın tarama işlemlerine başlanacaktı. Fakat 3. Tümenin yerini alacak 2. Tümen gelmeden önce beklenmedik bir şey oldu. Saat 14:00’e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvet’de onu izlemekteydi. A hattını geçmek üzereyken Fransız gemisi Bouvet’de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasınca ateş altındayken 3 dakikada suların altına gömüldü. Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu. Queen Elzabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kestiler. Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kişi kurtarılabilmiş, 603 kişi sulara gömülmüştü. Bu arada 12.30 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk ediyordu. 15.30 sularında mayına çarpan Inflexible’ın durumu kötüydü ama yoğun çabayla Bozcaada’ya ulaştı. 2. Tümen İngiliz gemileri, 3. Tümenin yerini aldığında bu manzara ile karşılaşmıştı. Saat 14.30’da ateşe başlayarak 10 yardaya kadar yaklaştılar. Namazgah tabyasını bombardıman ediyordu. Saat 15.00’te Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldığı isabetle savaş dışına kalmıştı.
Anadolu Hamidiye tabyası hasar görmemişti ve İrrisistible’a ateş ediyordu. Saat 15.14’de İrrisistible’ın yanında korkunç bir patlama duyuldu. Saat 16.15’te tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. Bu bölgede bir gece önce Nusret’in döktüğü mayınlar hiç hesapta yokken can alıyordu. Bölgenin mayınlı olduğunu anlayan Amiral de Robeck 2. Tümenin geri çekilmesi için emir verdi. 18.05’te geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı. Güçlü top ateşine rağmen Ocean’ın personeli muhripler tarafından boşaltıldı.
18 Mart’ta yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı. Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söylayenler haklı çıkıyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbul’a çıkılabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu.
The British acting with the concept “the one rules the seas, rules the world”, believed that it was possible to open the Dardanelles “by ships only”. Before The Naval Attack was instituted, First Lord of the Admiralty Churchill asked the officer commanding the Aegean, Vice-Admiral Sackville Carden.
Carden stated that he believed the Dardanelles could be forced, given sufficient warships and minesweepers, in a three stage plan; first a neutralisation of the Turkish forts guarding the entrance, then a clearing of the Turkish minefields, and finally a drive into the Sea of Marmara. This plan persuaded the War Council despite Lord Fisher’s doubts. The British Navy was proud of its ammunitions, technology, and surely, its victorious history, full of uncountable successes. It was impossible for the frayed, collapsing Ottoman Empire to withstand this invincible armada supported by French warships.
Allied Armada’s naval attack began on 19 February 1915. Until 13 March 1915, they continuously bombarded the Turkish forts and opened a way for the minesweepers. However, they had confronted with the Turks’ tough resistance. The Turkish gunners did not bother to reply the Allies’ bombardment. This showed that, to open the Dardanelles was not that easy and the Allies could have cleaned only the first five miles of the strait.
Until 18 March the Allied Armada destroyed Seddulbahir and Ertugrul forts located on the European shore and Kumkale and Orhaniye forts located on the Asiatic shore. It seemed that the entrance was now clear but the future was still uncertain. Nobody guessed what was going to happen on 18 March 1915.
On 17 March 1915, Admiral de Robeck was in charge to proceed the plan in place of Admiral Carden. In respect of Carden’s plan, the Allied Fleet appeared in the entrance in the morning of 18 March. De Robeck himself commanded the Fleet’s most powerful squadron.
The Allied Attempt to force a passage of the Narrows, 18 March 1915
In bright sunshine and without the possibility of surprise, de Robeck in HMS Queen Elizabeth led the first wave up the channel at 10:30. Queen Elizabeth’s target was Mecidiye fort, HMS Lord Nelson was going to bomb the Namazgah fort and HMS Inflexible’s object was Hamidiye fort. This was called as “A Line” and it was begun to be proceeding at 11:30. De Robeck’s most powerful ships commenced to bombard the central forts.
Meanwhile, Allied Fleet had entered the fire line coming from Kumkale. Turkish hotwizers began to fire, but their guns could not cover the distance and the gunners failed to reach the ships. At midday, Allied Fleet had destroyed the Cimenlik and Hamidiye forts. De Robeck signalled his second wave to go in closer, Guepratte’s French squadron, Bouvet, Charlemagne, Gaulois and Suffren with HMS Triumph and Prince George.
This step of the plan was called as “B Line”. Guepratte led his squadron through the British line and subjected the shore defences. Under Turkish gunners’ heavy fire, the squadron had reached the B Line. After a mutual bombardment, the Allies had succeeded to stop the middle forts but the central forts continued to fire. Two British ships, HMS Triumph and HMS Prince George had taken their positions in A Line and they targeted Mesudiye and Yildiz forts.
Turkish forts on the European shore were under a fierce fire. Most of the bombshells had hit them and destroyed the telephone lines. Moreover, Mecidiye fort stopped with the death of its gunners.
If the allies could have succeeded the second step of the plan, second squadron commanded by Colonel Hayes Sadler would have moved and replaced the third squadron. De Robeck signalled the French to retire for his third wave of advance, Ocean, Irresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun and Majestic.
As the French ships led by Suffren had their return, wheeled away to make room for the second squadron, something unexpected had happened, around 14:00. French ship Bouvet following immediately Suffren hit a mine and within two minutes had disappeared entirely, with the loss of almost all her crew. As the steamboats immediately arrived to rescue the crew, they only could save 20 people’s lives. At 12:30, Gaulois hit a mine but she could have left the strait with a serious stroke. At 15:30, Inflexible hit a mine not far from the grave of Bouvet.
Despite severe damage, she could have arrived to the island of Imros. Shortly afterwards, Irresistible hit a mine; out of control she was near the Asiatic shore to attract the attention of Turkish gunners and her crew was taken off. On 8 March, Turkish minelayer Nusret had surreptitiously laid a line of mines parallel to the Asiatic shore, and now these mines were unexpectedly destroying the Allied Armada. As De Robeck had realised that the Turks had laid mines to the channel, he abandoned the attack. At 18:05, while the second squadron was withdrawing, HMS Ocean hit a mine and she exploded. Despite a heavy fire, her crew was evacuated.
The events in 18 March confused the Allies. Churchill’s opponents like Lord Fisher had turned out to be right, it was impossible to open the strait “by ships only”. Nevertheless, de Robeck and Churchill were still insisting that a renewed push would succeed. They began to renovate the plans for another naval expedition to Istanbul.
18 Mart Deniz Hârekatında batırılan HMS Ocean
HMS Ocean, sunk in the Naval Attack of 18 March
Fransız Savaş Gemisi Bouvet
The French Battleship, Bouvet
Türk Mevzilerini Bombalayan HMS Inflexible
HMS Inflexible bombarding Turkish positions
Swiftsure Savaş Gemisi Seddülbahir’de
HMS Swiftsure bombarding Helles
İngiliz Queen Elizabet Zırhlısı
HMS Queen Elizabeth
Savaşta batırılan İngiliz zırhlısı Irresistable
HMS Irresistible, sunk in the Naval Attack of 18 March