2014 Mart 26 – ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ – ULUSAL BİLİNCİN İLK KIVILCIMI
ÇANAKKALE DENİZ ZAFERİ – ULUSAL BİLİNCİN İLK KIVILCIMI
Çanakkale Savaşları yalnız Türk tarihinin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Truva atı hilesini bir kez daha deneyen batılı emperyalist devletler, Agamemnon adlı savaş gemisinin de içinde olduğu Birinci Dünya Savaşında, dünyanın en büyük savaş gemilerinden oluşan çok güçlü bir donanma ile önce Çanakkale boğazını zorlamışlar, sonra yaklaşık iki yıla yakın bir zaman süresinde kara savaşları ile vatanımızı işgale çalışmışlardır. Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk gücü ve kudretine yenik düşen düşmanlarımız, Çanakkale boğazını geçememiş, İstanbul’a ulaşamamışlardır.
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada’dan Çanakkale Boğazının ağzına doğru yaklaştılar. Buradan savunma kalelerimize doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havan topu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden bir top mermisiyle 11 ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştüler. İstanbul’u işgal etme niyetlerini sergileyen itilaf devletlerinin saldırıları Mustafa Kemal tarafından değerlendiriliyordu. 13 Mart 1915’e kadar İngiliz ve Fransızlar ortaklaşa büyük bir donanmayı Çanakkale boğazlının girişinde topladı. Bu zamana kadar düşman savaş gemileri ve denizaltıları boğazlardan geçebilmek için bombardıman, mayın tarama ve imha etme çalışmaları yaptılar. Türklerin toplarla karşılık vermesi düşman gemilerinin geçmesine müsaade etmiyordu.
Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak gösteren itilaf devletlerinin ortak donanması diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyorlardı. Hava şartları elverişli olunca yeni saldırılar düzenliyorlar, fakat yine sonuç alamıyorlardı. Başarı sağlayamayan düşman gemilerinin komutanı Amiral Carden görevden alınıp yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donanmayla Boğaz’a saldıracağını, yakında İstanbul’da olacağını Londra’ya bildirdi.
Bu arada Çanakkale Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17 ve18 Mart gecesi Boğaz’a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece 26 mayını Boğaz’a on birinci hat olarak döşedi. Boğaz’da 400’ü aşkın mayın 11 hat olarak yerleştirilmişti.
18 Mart 1915 günü sabah 10’da İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, arka arkaya ilerleyen üç filo olarak sabahın erken saatlerinde Çanakkale Boğazı’na girdiler. Düşman donanmasının ilk filosunu, İngilizlerin Queen Elizabeth ve İnflexible zırhlıları ile Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri oluşturuyordu. Agamemnon batılıların doğuluları yok etmek için kullandıkları hile oyunu Truva atı simgesinin sahibi olan kralın adı idi. Truva savaşları Anadolu Türkleri ve batılı emperyalist güçler arasında yüzyıllar önce geçmesinden dolayı görüldüğünden çok daha önem taşıyan bir simgedir. Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra bu konuya değindiği sözlerini ilgilenenler araştırıp bulabilir. Tarih tekerrürden (tekrar etmekten) ibarettir diye bunun için derler atalarımız.
İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.
Boğaz’ı kolayca geçebileceklerini sanan İngilizler ve Fransızlar, zayıf zannettikleri Türk savunmasını kolayca susturacaklarını umuyorlardı. 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri bu umut ve güvenle şiddetli bir ateşe başladılar. Karşılıklı korkunç bir bombardıman bütün gün aralıklarla sürdü. Türk topçusu boğazı cehenneme çeviriyor‚ düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki tabyalarımızı hallaç pamuğu gibi atıyor‚ kıran kırana cehennemi bir savaş oluyordu. Bombardıman sırasında Türk savunması büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlara çarpan Bouvet ve Suffren savaş gemileri sarsıldılar, manevra kabiliyetlerini kaybettiler. Boğazın berrak suları üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren savaş gemilerine destanlaşan Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar.
Türk tabyaları, Boğaz’ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ediyorlardı. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımızın mayın tarayıcılarına yağmur gibi yağan ateşli sonucunda panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible ve İrressitible büyük hasar gördüler ve battılar. Daha sonra Queen Elizabeth ve Agamemnon yaralandı.
Saat 18.00′e doğru İngiliz amirali Robeck üç zırhlısının saf dışı kalması‚ bir o kadarının da ağır hasar görmesi üzerine geri çekilme emri verdi‚ çekilme sırasında Ocean zırhlısı da mayına çarptı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nı denizden aşamadılar ve çok büyük kayıplar vererek Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceğini öğrendiler.
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi ardından, emperyalist işgal kuvvetleri 25 Nisan 1915 de ANZAC’ların Arı Burnuna çıkarmaları ile başlayan kara savaşlarına, yaklaşık iki yıl sonra son verip yenilgiyi kabul etmek zorunda kaldılar. Türk milli direnişinin kahramanı Mustafa Kemal Paşanın komutanlığında başlatılan kurtuluş savaşımızın ve emperyalist düşmanlarımıza karşı başarı sağladığımız ilk savaş olan Çanakkale Deniz Zaferi, Türk ulusal bilincini doğuran ilk kıvılcımdır.
Türkiye’mizin son on yıldır gidiş hattına bakılırsa, Türk ulusal bilincinin yeniden doğması gerektiği gün ışığı gibi gözümüzü kamaştırmaktadır. İşgal devletleri bu sefer sinsice içimize sızmış ve işbirlikçilerle vatanımızı tekrar işgal etmektedirler.
Türk halkı uyan, silkin ve kendine gel!!!
Saygılarla,
Ömer Can Şirikçi
omercan.sirikci@ataturk.org.au
Avustralya Atatürk Kültür Merkezi
Bu Makale Hürriyet Avustralya Gazetesi
26 Mart 2014 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
Comments are Closed