Talat Paşa Komitesi – Duyuru – 28 Nisan 2014
ERMENİ SOYKIRIMI ULUSLARARASI BİR YALANDIR
30 yıl önce bugün 28 Nisan 1984 tarihinde ASALA teröristlerinin hedefinde evlerinden işlerine gitmek için ayrılan T.C. Tahran Büyükelciliği Sekreteri Sadiye YÖNDER ve esi Işık YÖNDER vardı.
Uğradıkları silahlı saldırı sonucu ne yazık ki Işık YÖNDER yaşamını yitirdi. Işık Yönder’e Tanrı’dan rahmet diliyoruz.
Her yıl 24 Nisan günü dünyanın dört bir yanında “soykırım” yalanlarıyla ortaya çıkan Ermeni Diyasporasını ve onların borazanı politikacıları görüyoruz.
Peki ama neden 24 Nisan? Çünkü 24 Nisan “Tehcir (zorunlu göç)”ün başlangıç tarihi olarak kabul edilir. Ermeniler, tehciri soykırımın nedeni olarak görürler. Onlar için “tehcir” demek “soykırım” demektir. Tehcir’i tüm dünyaya “gayri-insani” yani insanlık dışı olarak anlatmaya çalışırlar.
Gerçekte öylemidir?
Tehcir, Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovannes Kacaznuni’nin belirttiği gibi “Türkiye’nin vatan savunmasıdır”.
Ermeni sorunu için 1915 koşullarında tek ve en insancıl çözüm olan tehciri insanlık dışı görenler ya Taşnak ve Hınçak Ermenileridir yada Ermeni işbirlikcileri.
Ermeniler ne istemektedir? Sonuçta Türkiye’den “parcel parcel” toprak… Bunu da İngilizcede şöyle formule ederler;
Propaganda for Armenia + Recognition + Compensation Enquires + Land
Yani “Soykırım propogandası +Parlementolar tarafından tanınma +Tazminat +Toprak”.
Peki ama tazminat ve toprak istemenin kararını dünya parlementoları mı verir? Tabii ki hayır.
Aynı bir kişinin başka bir kişiden tazminat istemesindeki anlaşmazlılklarda nasıl hükmü, hukuk verirse, toplumlararası anlaşmazlıkları da uluslararası hukuk çözer.
Hukukun işlemesi için ”ispat” gerekir. Yani Ermeniler “soykırım” iddialarını ispat etmek durumundadırlar, arşivleri ve tarihsel kanıtları kullanarak.
Soykırımın emperyalist bir yalan olduğunu çok iyi bilen Ermeni diyasporası hukuk yolundan kaçar ve dünya parlementolarını yanıltarak kendilerini haklı gibi göstermeye çalışır, bunda da kısmen başarılı olur.
Fakat bu boş bir çabadır. Dünyanın tüm parlementoları Ermeni tezini desteklese bile son sözü “hukuk” söyler.
Hukuk, 17 Aralık 2013’te Lozan’da kararını vermiştir.
İsviçre Parlementosu’nun Ermeniler lehine aldığı karar TALAT PAŞA KOMİTESİ tarafından bozdurulmuştur. Doğu Perinçek’in AİHM’de kazandığı zafer dünyanın tüm mahkemelerine örnek niteliktedir. Parlementoların yanlış aldığı kararlar eğer hukuk yoluna başvurulursa geçersiz sayılır çünkü Lozan’da alınan karar bir örnek oluşturur.
17 Aralık 2013 tarihinde T.C.’nin eli şimdiye kadar hiç olmadığı kadar güçlenmiştir. Bunu AKP hükümetinin Dışişleri bakanb Ahmet Davutoğlu “bu Ermeni davasında bir milattır” diyerek onaylamıştır.
Fakat bu kozumuzu Avustralya da dahil her yerde kullanmak ve Ermeni Diyasporasını kendi yalanlarında boğmak varken, ilk önce Mr Obama’nın onayından geçen konuşmasında AKP hükümetinin başbakanı tehciri insanlık dışı olarak tanımlamaktadır.
Oysa Balkanlardan ve Kafkasya’dan Anadolu’ya olan Türk ve Müslüman göçlerindeki ölümler ve acılar Ermeni tehcirindekinden kat kat fazladır.
Bu talihsiz konuşmaya şaşırmamak gerek çünkü bizler 8 Mayıs 2013 sonrası NSW Toplumla İlişkiler Bakanı Victor Dominello ile görüşmeye gittiğimizde kendisi bize demişti ki “Siz neden 8 Mayıs önergesinden rahatsız oluyorsunuz anlamıyorum, bakın ne güzel T.C. Başbakanı Ermeni sorununu anlıyor”.
Evet, KEK’i (Kürt açılımı, Ermeni açılımı, Kıbrıs açılımı) hazırlayıp servis etmekle sorumlu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) eşbaskanı Türk tezini hiçe sayıp tehciri gayri-insani ilan etmiştir.
Bu arada yalancı diyaspora NSW’de boşmu durmaktadır?
Hedefleri “NSW Parlementosu” dur. Butun etkinlikleri buna göre yaparlar.
Yunanistan Büyükelçisi yanına Sydney Başkonsolosunu ve Yunanistan’dan gelen 2 diplomati alıp NSW Parlemento başkanını ziyaret etmiş ve “8 Mayıs nede güzel oldu, devamını bekleriz” niteliğinde görüş belirtmiştir.
Ermeniler ise şehit diplomatımız Kemal Arıkan’ın katilinin akrabasını NSW Parlementosunda konuşturma girişimindedirler. Daha önce de “Lizbon 5’lisi” diye katil teröristleri Avustralyalı yetkililerin önünde “kahraman” ilan ettikleri gibi.
Çok acıdır ki bizlerin sayı olarak ortalama her hafta bir diplomat şehidi varken, şehit akrabalarını getirip burada konuşturamıyoruz… AİHM’de lehimize alınan kararı bile ilgili akademisyenleri ve hukukcuları getirip NSW Parlementosuna anlatmaktan aciziz. Eğer Lozan’daki bu karar Ermenilerin lehine çıksaydı herhalde gökkubbeyi aşağıya indirirlerdi.
Ermeni diyasporası Fransa Cumhurbaşkanının desteğine ve T.C. Başbakanının taziyelerine bakıp tozpembe hayallere kapılmasın…
Bu hayallerin pembesi gidecek, tozu kalacak…
Çünkü hukuk bizden yanadır, çünkü
ERMENİ SOYKIRIMI ULUSLARARASI BİR YALANDIR.
Saygılarımızla,
TALAT PAŞA KOMİTESİ – Avustralya Temsilciliği
Comments are Closed